Çaresizliğin ismi hiç bu kadar kifayetsiz olmamıştı. Bir adam aşk savaşında bitap düşerken, bir kadın insafsızlıkla yargılandı.
"Neden?" dedi. İfadesizce yüzüne bakan genç kıza "Neden yaptın?" dedi. Sesi istemsiz yükselmişti. Buna engel olmak istesede olamamıştı.
Meva sessizliğini bozdu. Fakat sesi o kadar kısıktı ki kendisi bile zor duydu.
"Neyi?"
"Söz vermiştin iki ay, sadece iki ay bekleyecektin. Sen ne yaptın Meva ben gider gitmez ona mı gittin? Hiç aramadın, sormadın. Sen...sen beni hiç sevmedin mi? Nasıl unuttun söylesene? Unutmak bu kadar kolay mı? Ne değişti söylesene? Niye?.. Niye lan niye?" Alev topu gibi yükselen sesinden öfke kokan sözleri tek tek döküldü. Korkuyla ona bakan genç kızın gözleri bir kez daha parçaladı içini, bu kadın onu parçalamayı ne kadar seviyordu? Engel olamıyordu kendine, sorularının cevabını almadan sakinleşmeyecekti.
Alev topundan kıvılcımlar sıçramaya devam etti. Sonu gelmeyecek yeni yangınlar için...
"Ne sebep oldu benden vazgeçmene?"
"O mu?"
"Onun yüzünden mi vazgeçtin lan benden?"
Genç kız susmaya devam ediyordu. Susuyor sustukça adamın içini daha da parçalıyordu. Fakat adamın vazgeçmeye niyeti yoktu. Öğrenene kadar bırakmayacaktı,onu da bu işin peşinide.
"Ne yapacaktın gelmeseydim? Evlenecek miydin onunla? Bana söz verip onun karısı mı olacaktın? Nasıl için elverdi, bizden hiçbir şey kalmadı mı içinde? Yalan mıydı? Yalan mıydı lan? Konuşsana, konuş bir şey söyle."
Adamın bağıra bağıra içinden söküp attığı cümleler genç kızın tek cümlesiyle param parça oldu. Keskin cam parçaları gibi etrafa saçıldı.En büyüğü adamın kalbine saplandı. Acıttı, öyle derin bir acıydı ki nefes aldıkça daha çok battı.
"Ben seni tanımıyorum ki..."
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."