"Uyuyamadım o yüzden geldim. Gönderme beni!" dedi daha sıkı sarılarak. Onu gönderebileceğimi, ona düşündüren ne olabilirdi ki? o benimle kaderini çizmeye karar vermişti. O halde kaderim onundu.
"Seni göndermem, asla git diyemem!" dedim. Artık fısıltıyla konuşmuyordum.
"Birbirini çok iyi tanıyan ama birbirine, birden yabancılaşan bizden başka bir çift var mıdır acaba?" dedi. O da benim gibi düşünüyordu, biz birbirimizin aşık hali dışında her halini biliyorduk. Gözlerimizle anlaşan biz, sevgili olduktan sonra kurduğumuz cümlelerle bile anlaşamaz olduk.
"Gizem'e karşı öyle bir şey düşünmedim. Gizem'e öyle bir şey düşündürmedim. Bunları bilmem kaç kez konuştuk ama sen hala bana inanamıyorsun." dedi acı çeker gibi.
"Seni o kadar sevgisiz bırakmışım ki ne yapsam inandıramıyorum, ama ben artık bu yoldan dönmem Beril! İnanacaksın, inandıracağım; başka yolu yok, başka yolum yok!"
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."