PALURİ - Ar Si Ar Ma - RAFLARDA
  • Reads 2,595,437
  • Votes 3,495
  • Parts 1
  • Reads 2,595,437
  • Votes 3,495
  • Parts 1
Complete, First published Oct 16, 2014
İki genç kız; Arya ve Mahru.... 
"Gelen ani fren sesi ile ne olduğunu anlayamadan babasının altında kalmıştı Arya. Vücuduna giren  minik sızıları hissediyor, o sızıların babasının gövdesinden geçerek kendisine ulaştığının ayrımına varıyor ancak bir türlü inanamıyordu olanlara... 
Tekrar duyulan bir patinaj sesi ile babası yan tarafına düşmüş, elini Arya'nın yanağına koymuş ve diğer eli ile artık nefes almayan karsının elini avuçlarının içine almıştı..."
"Bir yatakta uzanıyordu Mahru, karşısında da bir adam oturuyordu. Uyanmasını bekliyordu belli... 
"Günaydın" dedi adam haince sırıtırken...  
Mahru irkildi.  Bulunduğu durum yüzünden korktu, bir şey diyemedi... 
"Benden ne istiyorsunuz?" Fısıltıyla çıkmıştı sesi. SAhi ne istiyorlardı ondan? Gerçi şu durumda ne isteyebileceklerini tahmin ediyor ve bu daha da korkmasına sebep oluyordu ama.. 
"Uzatmayacağım lafı..." dedi adam oturduğu sandalyeden kalkarken. 
Mahru da o anda yataktan kalkmaya çalışmış, en azından hemen doğrulmuştu... Adam hafifçe gülümsedi kızın bu hareketine. 
El değmemişti bu kıza henüz, tahmin ediyordu bakire olduğunu. Onu sarhoşlara çerez yapmayacaktı. Daha büyük işler için kullanabilirdi..."
İki deli fırtına; Ateş ve Gökdeniz...
"-"Ulan ben size okul önlerinde satılmayacak bu meret dedim mi?"
-"Abi.."
-"Abini de sikecem seni de şerefsiz.."
-"Alın bu şerefsizi... öyle bir hale getirin ki, cesedini görenler bir daha okul olan yerin üst sokağında bile takılmasınlar.. " 
-"Abi yapma..  abi evde ekmek bekleyen var..." 
Kesişen hayatlar ve mizah dolu bir macera...
'Ha', diye geçirdi içinden Arya... 'Yok yok merak etme.... Bu gün hatun düzmeye yarın boncuk dizmeye götürecek o deve beni...' diyemedi...
All Rights Reserved
Sign up to add PALURİ - Ar Si Ar Ma - RAFLARDA to your library and receive updates
or
#102öykü
Content Guidelines
You may also like
Yaşarken Ölmek Gerekir by kayipbirsahis
40 parts Ongoing
"Beni kendi inşa ettiğim o korkunç okullardan alıyor, uyuz Sokrates gibi sorular sorup konuşturuyor, sistemimdeki tüm karanlığı kendi kendime anlamamı sağlıyorsun." Gülümseyerek yanağını hafifçe okşarken gözlerim yanıyordu. "O itaatkâr karanlığın yanında senin ışıklarının kâfirlik olduğunu söylediğimde bana enfes resimler gösteriyor, aklımı alıyor; bir sahneye çıkartıyor ve kalbimi veriyorsun." Normalde kabul etmeyeceğim kadar yoğun duygular çenemin hafifçe titremesine sebep olurken onun dudakları hafifçe aralanmış, gözleri tamamen bana teslim olmuş bir vaziyette yüzümü izliyordu. "Omuzlarımda olduğunu bile unuttuğum o korkunç yükü çekip alıyorsun..." İç çekerek saçlarını bir kez daha okşadım. "Ama sistemim o karanlığa o kadar alışık ki yalnızca ışık değil, savaşma arzusu da getiriyorsun. Karşıtlıklar... Ortaya çıkarıyorsun. İçimde cadıları yakıyorlar, fikirleri suçluyorlar, çiçekleri izinsiz açtılar diye susuz bırakıyorlar... Yine de başımı döndürüyorsun, beni aydınlatıyorsun, elimden tutuyorsun ve aslında benim bahara ihtiyacım olmadığını, tek başıma baharı getirebileceğimi söylüyorsun. Sen geldiğinde gülümsemek istiyorum." Kısa bir an göz göze kaldık, yutkundum. "Anlıyorsun değil mi?" derken bir sarhoştan ziyade çaresiz bir divane gibiydim. Cevap olarak hafifçe yutkundu, elleri belime yerleşti. Sanki bu bir fitilmiş gibi ona doğru daha da yaklaştım, burnum yanağında bir çizgi çizerek sürtünürken derin bir iç çektim. Nefesi durdu. Sonra ellerimi yüzünden çekerek birini omzuna, öbürünü göğsüne yerleştirdim ve gözlerim yüzündeki en sevdiğim noktaya indi. Ne olduğunu bile anlayamadı, dudaklarım sus çizgisine yaslandı. "Benim rönesansım."
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
15 parts Ongoing
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
You may also like
Slide 1 of 8
LİNA cover
Büyük Adamın Küçük Kadını  cover
Yaşarken Ölmek Gerekir cover
Son Hıçkırık (Savcı ve Komutan güçlü kadın serisi) cover
BİYOLOJİK AİLEM ✔️  cover
Korhanlar ||tamamlandı cover
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) cover
Yeni Yıldız [Yarı Texting]  cover

LİNA

75 parts Complete

Klasik karışan bebekler hikayesi evet ama unutulmazları ile. Sezon Finali yapıp devam eden, klasik abi kurgusuna ihanet eden kitap... Okuyun derim :)