Kapıyı açtığımda, onu karşımda savunmasız bir biçimde görmeyi beklemiyordum. Zil zurna sarhoş olmuştu, ayakta bile zor duruyordu. Beceriksizce içeri adımladı, ardından kapıyı kapattım. Bana yaklaştı.
"Ro Na..." soğuk nefesi, sıcak boynumu delip geçiyordu. Elini yüzüme çıkardı ve baş parmağıyla yanağımı okşadı.
"niye bu kadar güzelsin..." Soğuk parmağı cildime iğne etkisi yapıyordu. Gözlerimi kapattım. Bir elini belime atmıştı ki, son anda kolunu tuttum ve boynuma geçirdim. Ne dediğini ve ne yaptığını bilmiyordu.
"hey, bizim bir anlaşmamız var, hiç anlaşmamıza uygun davranmıyorsunuz, Bay Kim."
Bu dediklerim onu sinirlendirmiş olmalıydı ki durdu, kaşları çatılmış bir şekilde bana bakmaya başladı.
"lanet anlaşmanın canı cehenneme!"