"Yapma..." diye fısıldadım ellerinin arasında kalbim can çekişirken. Belimdeki ellerini kullanarak beni kendine bastırdığında aldığım kesik nefesler birer iniltiye dönüşerek dudaklarımın arasından firar etti. Boynuma gömdüğü yüzünü eğerek kokumu içine çekti. Sıcak avuçları bedenimi keşfe çıkarken dokunuşlarının yarattığı azapla hissettirdiği sıcaklığı karşısında titredim. Boynuma sürtünen dudakları köprücük kemiğime doğru kayarken ne kadar istemesem de boynumu eğerek birnevi ona kolaylık sağlamış oldum. Dudakları köprücük kemiğimdeki o boşlukta oyalandığında sıcak dudaklarını tenimde hissetmem uzun sürmedi. Kısık iniltiler dudaklarımdan dökülürken ellerinin arasındaki bedenim yaralı bir kuş misali ölmemek için adeta çırpındı. Dudaklarının altındaki tenim bu kez soğukluğumla değil, onun sıcaklığıyla kas katı kesilmişti. Dudakları omzuma doğru ilerlediğinde belimdeki elini tenimdeki her bir zerremi hissetmek istermiş gibi yavaşça yukarı çıkardı. Elini saçlarımdan geçirip bir çırpıda arkaya iterek kendine alan açtı. Kokumu solumadan duramıyormuş gibi yüzünü sabırsızca boynuma gömüp kokumu içine çekerek soludu. "Gidemezsin..." diye fısıldadı çaresizce. Omzunu tuttuğum elimin tırnaklarını durmasını ister gibi omzuna geçirdim ama acı sanki o an tesir etmiyor gibiydi. "Beni bırakıp gidemezsin! Herşeyim olmuşken şimdi beni terk edemezsin! Burada kal, al intikamını. Ne yapmak istiyorsan yap bana ama sakın gitme benden Liva. Kabusum olup hayatımı cehenneme çevir ama yinede gitme benden sevgilim..." Kalbim onun bu sözleri karşısında acıyla kanadı. Ve atan her bir kalp atışının bedeli akan bir damla kanın esaretine gizlenerek teninin yarattığı ateşi harladı. Ateşimin yaratıcısı avcımdı, bense bugün o ateşe direnmek yerine bu kez yanmayı seçmiştim.All Rights Reserved