Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini. Kaç yüzyıl daha acı çekecekti. Hem ölesiye nefret ettiği hem de yüzyıllarca ondan başkasını sevemeyeceği adam uğruna... İmrenerek baktığı tüm o görkemli hayatın, aslında tek ve gerçek varisin o olduğunu. İçinde taşımakta olduğu yegane savaşçı prensesin kim olduğunu biliyormuy du? Tüm bunlarla yüzleşmeye hazır mıydı? Süre başlamıştı. Ya Esin olarak süregelen bir kaderle yine ölecekti, ya da ELİYIS'A dönüşüp dirilecekti. *** "O gün en mutlu olduğum andı. Nereden bilebilirdim aşkla yüzüğünü parmağıma taktığım bu adamın, birgün en büyük düşmanımın yine o olabileceğini..." *** "Ben Eliyıs, ete kemiğe yeniden bürünen lanetli ruh. Ben Eliyıs, her çağın prensesi. Ben Eliyıs, zamanın ötesinden arta kalan emanetleri getiren. Herşeyi yeniden başlatıyorum. Uyanın ey İblisler diz çökün karşımda. Kaldırın kadehlerinizi, sizi boğulana dek kana doyuracağım..."