Bakıyordu adam.
Kara saçlarına, yeşil gözlerine, beyaz tenine, güldüğü için yanağında oluşan o ömürlük çukura...
İçi yana yana bakıyordu. Hasreti ile kanayan yüreğiyle bakıyordu.
Ne güzel demişti mevlana;
Gönül yorulunca ter, gözden akar...
Gönlünün teriyle, gözünden akan yaş ile bakıyordu.
Yağan yağmur ile karışmıştı artık gözyaşları. Ama gönlü öyle bir sevda ateşi ile yanıyordu ki, o an istedi bir tek onun üzerine yağsın bu yağmur, yağsın ki söndürsün içindeki ateşi.
Ama o an irkilerek kendine geldi ve 'hayır' anlamında salladı başını. Onun sevdasının ateşiydi bu. Varsın yaksın, kül etsin ama gitmesin kendinden.
Çünkü ona dair sahip olduğu tek şeydi içindeki bu yürek yakan sevdası.
Yıllardır hasretiyle kavrulduğu sevdası.
Yara olan ama yâr olamayan sevdası...
Kaderin üstünde bir kader vardı,
Ve her şey olacağına varırdı...
🫀
***
Bir umut beklemekti onu
Bir umut kavuşmaktı ona...
***
Kapak için @askerhan1m 'e teşekkürler. ✨️
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."