Zümra, babasının geçmişinin kurbanı olduğunun farkında olmadan okulunu bitirmeye çalışıyorken bir gün hastaneden aldığı haberle yerlebir olur. Babası bir kadını bıçaklamıştır. Zümra babasının savunulamaz hatasıyla hayat savaşına bir yenisi eklemiştir ancak hayattaki tek varlığı annesi olan Dağhan Koçdemir'in gazabıyla karşılaşacağının farkında değildir. Geçmişin yükü, iki insanın düğümü olacaktır.
~
"Baba?" diye fısıldadım o olmasını ister gibi.
"Gitme." Tereddütle nefes alıp verdi. Gidiple gitmemek arasında kalmıştı şimdi. Bacaklarımı iyice kendime çektim. Suratımı buruşturup yanaklarıma dağılan yaşları silmek için hareketlendiğim an, sırtımda ve bacaklarımda beliren kolların bedenimi sarmaladığını ve beni yattığım yerden kaldırdığını fark ettim. Bedenimi çepeçevre saran kolların arasına alındığımda sessiz sessiz hıçkırmaya devam ettim. Saçlarım sakallarının arasına gömülmüştü, başım çenesine değiyordu.
"Baba beni burada yalnız bırakma. Çok üşüyorum." Kollarım boynuna dolanırken aynı tanıdık koku doldu burnuma. Burun deliklerim sızlarken bedenim uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında yapayalnızdı. Öyle yorgundum ki, beni kucağına alan adamın düşmanım olduğunu bile bile onu babam yerine koyuyor, kendimi aldatıyordum.
Neden onu babam yerine koyduğumu bile bile hayal kurmama izin veriyordu?
"Yanındayım." diye fısıldadı güçsüzce serbest bıraktığım başımı dik tutmaya çalışırken. "Yalnız değilsin, korkma." Sıkı sıkıya kavradığı bedenim kollarında küçücük kalmıştı. Başımı olumsuz anlamda sallarken usul usul ağlıyordum.
"Hayır," dedim acıyla. "Yalnızım." Hem de öyle yalnızdım ki ben... Kelimeleri arkadaş saymıştım kendime.
~
İlk yayımlanma tarihi: 05.09.2015'tir.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.