timurunmerysi
Özdemir Asaf'ı anlamak, bir yalana inanmak gibi belki de. Eserlerinin temelinde bir yalana inanmanın pişmanlığı var.
@micamomille
6
Works
0
Reading Lists
440
Followers
şihab.
saat gecenin üçü mü diye bu dramatikliğim bilemiyorum. ama ölüm ani ve yalnızlık duvarını yıkmak ölümle denk düşmeyecek kadar zaman alıyor.
bir iki gündür kafamı yoklayan konuların başlıcaları ölüm ve yalnızlık. ikisi de karanlık tarafa yakışır gibi geliyor kulağa ama insanlığın zuhur ettiği bir yerde oluşan hareketlilik kadar ışık saçan şiirlere birer konuklar. farklı şeylerdir ama kesiştikleri doğruda bir fonksiyondan fazlasını belirtir. ölüm x ekseninde, y baş harfinden kopyacı yalnızlık. kesiştikleri yer ölünce oluşan yalnızlığı değil, ölmeden önceki yalnızlık korkusunu anlatır. ölmek sorun değil. geçip gitmiş gibi olmak sorun. bir yaşam var görmüşsün, bakmışsın bir kere penceresinden ve gördüklerinin unutulmak için olmadığına ikna olmuşsun. ama sadece sen hayatına ikna olmuşsun. en az birine değil olan ihtiyaç unutulmamak için. ölen bedenlerin ruhları bazıları iki saat sonra, bazısı yüz binlerce yıl sonra henüz unutulur. kimsenin unutuluşu bir değildir ki. ölen de bilmez ki bunu. ya öldükten sonra göreceği değer varsa. bilse içi rahata ererdi belki, yeter ki bilinsin benliğim; öldükten sonrasına razıyım derdi. ama bilemezdi işte. kimse oturup anlatmaya vaktini yakalayamazdı. beni kimler tanıyor ki diye saymaya başladığında bazı insanlar sayının az oluşu, sanki hayatında bu tercihi kendi yapmamış gibi, herkesten kendisi ırak kalmamak istememiş gibi delicesine ürkütür. ürkütüyor beni. ben çok kolay çıktım birilerinin hayatından. ilkokuldan ansızın taşındım, ortaokuldaki arkadaşlarımla bir daha buluşmadım, lise hayatım bir yıldan daha az sürdü. ben ve kim. benden sonra kim. bana kim. düşersem bana kim düşer. ne kadar düşer. geçer mi bir elin parmağını, geçmezse bana kurşun geçer.
bu dünyada rahat olamam hiçbir zaman ama sırf burası dünya diye değil, aklım olduğu için. hepimizin ortak noktası dünyada olmaktan ziyade aklımızın olması. zenginimizden fakirimize, ufaktan büyüyüğümüze, kadınımızdan erkeğimize, ülkemizden başka ülkelerimize hepimizin ortak noktası akıla sahip olmamız. bozuk yahut değil. beynimizin içinde var. iyi kötü dünyanın doğumundan bu yana bir şeyler anladık. anlamak başımıza sanılandan daha çok iş açtı. herkes, bencilce diyeceğim ama, dolaşıyordu ortalıkta anlaşılmamak beni tüketen diye ama anlamanın yıkımından herkes bihaber. anlamak başımıza iş açtı, iyi kötü anlamamız sayesinde yaşıyoruz ve ölüyoruz ve yaşarken ölüyoruz. boşuna denmedi cahillik mutluluktur ama işte dünya diyebileceğin nokta burasıdır. burası dünya, aklın olmadan var olmak hayvanlara ve cansızlara özgüdür. eğer bu dünyanın eteklerinde doğmuşsan ve aklın varsa geçmiş olsun, iki ihtimalden birini seçerek yaşamak şartıyla ölmeden asla o çok istediğin mutlak mutluluğa erişemezsin.
Özdemir Asaf'ı anlamak, bir yalana inanmak gibi belki de. Eserlerinin temelinde bir yalana inanmanın pişmanlığı var.
Sözcükler midir bir kitapları ve cümleleri anlamlı yapan yoksa insan mıdır bir kitapta anlam arayan?
Bir kitabın başındaki önsöz gibiyim.
yanılıyorsun fikrimce. bir kitap en az kâtibi tarafından bir defa açılmıştır. @timurkocammdirr
her önsöz okunmaz, tıpkı yaşadığımız hayattan yüzümüzde taşıdığımız her izi görebilen olmadığı gibi. @timurkocammdirr
şihab.
saat gecenin üçü mü diye bu dramatikliğim bilemiyorum. ama ölüm ani ve yalnızlık duvarını yıkmak ölümle denk düşmeyecek kadar zaman alıyor.
bir iki gündür kafamı yoklayan konuların başlıcaları ölüm ve yalnızlık. ikisi de karanlık tarafa yakışır gibi geliyor kulağa ama insanlığın zuhur ettiği bir yerde oluşan hareketlilik kadar ışık saçan şiirlere birer konuklar. farklı şeylerdir ama kesiştikleri doğruda bir fonksiyondan fazlasını belirtir. ölüm x ekseninde, y baş harfinden kopyacı yalnızlık. kesiştikleri yer ölünce oluşan yalnızlığı değil, ölmeden önceki yalnızlık korkusunu anlatır. ölmek sorun değil. geçip gitmiş gibi olmak sorun. bir yaşam var görmüşsün, bakmışsın bir kere penceresinden ve gördüklerinin unutulmak için olmadığına ikna olmuşsun. ama sadece sen hayatına ikna olmuşsun. en az birine değil olan ihtiyaç unutulmamak için. ölen bedenlerin ruhları bazıları iki saat sonra, bazısı yüz binlerce yıl sonra henüz unutulur. kimsenin unutuluşu bir değildir ki. ölen de bilmez ki bunu. ya öldükten sonra göreceği değer varsa. bilse içi rahata ererdi belki, yeter ki bilinsin benliğim; öldükten sonrasına razıyım derdi. ama bilemezdi işte. kimse oturup anlatmaya vaktini yakalayamazdı. beni kimler tanıyor ki diye saymaya başladığında bazı insanlar sayının az oluşu, sanki hayatında bu tercihi kendi yapmamış gibi, herkesten kendisi ırak kalmamak istememiş gibi delicesine ürkütür. ürkütüyor beni. ben çok kolay çıktım birilerinin hayatından. ilkokuldan ansızın taşındım, ortaokuldaki arkadaşlarımla bir daha buluşmadım, lise hayatım bir yıldan daha az sürdü. ben ve kim. benden sonra kim. bana kim. düşersem bana kim düşer. ne kadar düşer. geçer mi bir elin parmağını, geçmezse bana kurşun geçer.
bu dünyada rahat olamam hiçbir zaman ama sırf burası dünya diye değil, aklım olduğu için. hepimizin ortak noktası dünyada olmaktan ziyade aklımızın olması. zenginimizden fakirimize, ufaktan büyüyüğümüze, kadınımızdan erkeğimize, ülkemizden başka ülkelerimize hepimizin ortak noktası akıla sahip olmamız. bozuk yahut değil. beynimizin içinde var. iyi kötü dünyanın doğumundan bu yana bir şeyler anladık. anlamak başımıza sanılandan daha çok iş açtı. herkes, bencilce diyeceğim ama, dolaşıyordu ortalıkta anlaşılmamak beni tüketen diye ama anlamanın yıkımından herkes bihaber. anlamak başımıza iş açtı, iyi kötü anlamamız sayesinde yaşıyoruz ve ölüyoruz ve yaşarken ölüyoruz. boşuna denmedi cahillik mutluluktur ama işte dünya diyebileceğin nokta burasıdır. burası dünya, aklın olmadan var olmak hayvanlara ve cansızlara özgüdür. eğer bu dünyanın eteklerinde doğmuşsan ve aklın varsa geçmiş olsun, iki ihtimalden birini seçerek yaşamak şartıyla ölmeden asla o çok istediğin mutlak mutluluğa erişemezsin.
ann. dağılmış parçaları toplayayım derken birleştirdiklerini ayakları altında eziyor.
ortak mirası acı ise insanlığın, günün birinde çocuk oldukları içindir.
tokmaksız bir kapıdan içeriye doğmuşum, koşarak. yetiştim yetişeceğim diyerek. niçin,
yetişmenin öncesi geç kalmak ise, öyleyse geç kalmak bile kaçınılmaz; mecburi. geç kal. doğmak için geç kalmak gerekirse. ya da geç kal, doğmaman emredildiyse.
her yerini gezmedim bu diyarın, dünya bana hâlâ ecnebi.
hâlbuki bilmişlik taslıyordum, gelen geçene bu dünya'dır işte; ne bekliyorsun ki diyordum. belki beklenirdi de ben korkaklığımı keşfedemiyordum. ki benden unutkanlığım söküp alınmamışsa, gezsem bile dünya büyür ve bana hep ecnebi kalırdı.
Hakkâri'de şehitlik makamına erişen askerler, mekânınız cennet olsun.
geçti.
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: