SERKAN BEY

887 130 1.1K
                                    

Bu pasajın altına başlama tarihinizi bırakın


Tabi ya nasıl unuturum. İş yoğunluğu derken tamamen aklımdan çıktı. Kol kaslarımı hareket ettirirken yüzüm buruştu. En iyisi bir süre spora ara vermeliydim. Tabi ondan önce terli kıyafetlerimi alıp yıkmama gerekiyor. Tek başına yaşamanın en kötü yanı da buydu. "Siktir!" Bagajı açtığımda elimi uzatacaktım ki bir çift parlayan gözlere denk düştüm. Neye uğradığımı bilmeden bir adım geriledim ki yabani hayvan olup olmadığını anlamak istedim. Karanlığa gözlerim alışınca iki büklüm... "Sen de kimsin? Arabamda ne işin var. Hemen çık. Hemen!" Biraz daha yaklaştığımda iniltiye benzer sesler çıkardığını fark etmiştim. "Kime diyorum hemen çık yoksa polisi ararım."

Yine tuhaf sesler işitsem de ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Her kimse yabani hayvandan farkı yoktu. Çıkmak için hareketlendiğinde bir iki adım geriledim ki kedimi koruma altına alabileyim. Bagajdan indiği uzun siyah saçlara ve iki büklüm bedene baktım. Yan pozisyonda başı da öne eğik şekilde duruyordu. Ona işaret parmağımı uzattığımda bana bakmasını söyledim çünkü bu sıska beden bana bir şeyler anlatıyordu. "Hey cevap ver? Sen kimsin arabama nasıl bindin? Bana bak üç saniye içinde dökülmezsen polisi ara..."

"Hayır... Hayır... Hayır..." Bir anda ayaklarıma kapanınca şokla kendimi geriye atmıştım ki ayaklarıma kapandığından sendeleyerek kıçımın üstünü düştüm. "Lanet olsun, bırak beni." Dehşetle ayağımla ona tekme vurmuştum. Tamamen bilinçsiz şekilde yaptım ki tamamen refleksle olmuştu. İnleyerek kendini geriye attı. "Kahretsin! İyi misin?" Yine iki büklüm olunca ona doğru yaklaştım. Her ne kadar çekinsem de biraz da tiksinerek elimi ona uzatıp "Bana bak," demiş. Eli burnunda bana baktığında bu defa ortaya epey uzun bir küfür savurdum. "Kalk seni eve götüreceğim." Başka çarem kalmayınca hayatta ki şansıma lanetler okuyarak onu da ayağa kaldırmıştım. Sıska kolunu tuttuğumda kaç yaşında olduğunu düşünmeye başladım. Sanki kambur gibi iki büklüm yürüyordu. Galiba on altı falan yaşındaydı.

Ve... Ve çok iğrenç kokuyordu. Sanki lağım gibiydi. Evden kaçmış olabilir miydi? İlla kötü bir şey olmuş olmalıydı. Söylenerek kolunu bıraktığımda yüzünü kaldırmamakta ısrarcıydı. Hızlı şekilde kapıyı açtığımda önden girerek ışıkları yaptım. "Durma öyle gel ilk yardım yapmalıyız." Yaşlı nineler gibi içeriye girerken ardınca bıraktığı kanları gördüm. Şu an bir polis çağırsam kadına şiddetten içeriye atacaklardı. Ve kız bariz şekilde küçüktü. Bagajdan da çıktığı düşünülürse onu kaçırdığımı sanacaklar başım daha büyük bir derde girecekti. En iyisi ilk müdahaleyi yapıp postalamaktı. "Otur şöyle geliyorum." Kapıyı kapatıp doğruca banyoya gittim. Bugün solumdan kalkmış olmalıydım ki olmadık işler başıma geliyordu. Salona tekrar geldiğimde kızın koltuğun hemen yanına oturduğunu fark ettim. "Bana bak şu basit oyunları kes. Kim sana yere oturmanı söyledi. Adam akıllı otur." Başını kaldırdığında eli kandı. Anlaşılan epey sağlam vurmuştum. Yüzümü buruşturarak onu oturtup karşına geçtim.

"Sanki sürekli komutlar vermek zorunda bırakma beni. Elini çek yüzüme bak." Sorgusuz sualsiz çektiğinde başını da kaldırıp gözlerimin içine baktı. Öyle bir bakıştı ki koyu gözlerini hiç çekinmeden gözlerime dikiyordu. Ondan böylesin bir cesaret beklemezdim. Özellikle tipik kadınlar gibi avazı çıktığı kadar bağırmamış hatta onu neden yaraladığımı sormamıştı bile. Derin bir iç çekip kan izlerini silmeye başladım. Hiçte öyle ufak gelmedi gözüme neden gözleri bu denli acı doluydu. Sana ne Serkan, sana ne? "Adın ne?" Sorularıma cevap verecek gibi durmasa da gözlerini sakınmaması beni şaşırtıyordu.

"Damla..." Öylesine kısık bir sesle söylemişti ki titrek sesi bu isimden nefret ettiği izlenimi veriyordu. "Ailen nerede, evden mi kaçtın?" Yok, dediğinde kaşlarım çatıldı. "Nasıl yani? Annen baban kardeşlerin, hiç kimsen yok mu?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 25, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DAĞ YOLUWhere stories live. Discover now