Berceste'm

397 147 67
                                    

Sevgili sevgilim,

Seni sevmeyi o kadar çok seviyorum ki bunu bırakmak zorunda kalsam yaşamıma devam edemem...

Seni sevmeyi o kadar çok seviyorum ki ellerimden kayıp gidersin diye korkudan seni sevmeye kıyamıyorum...

Seni sevmeyi o kadar çok seviyorum ki seni sevememekten korkuyorum...

Hatırlıyor musun? Seninle sahile gitmiştik bir defasında, mutlu mesut dolaşmıştık. Herkes bize imrenerek bakmıştı. Hatta bizim sevgi dolu hallerimiz diğer insanlara sirayet etmişti de hepsi sevdiceklerine yanaşmıştı oldukça.

Her şey biter ama benim sana olan sevgim sonsuza dek payidar kalacak sevgili sevgilim...

Okuduğum kadarından bir kadına yazılmış mektup olduğunu anladığım kağıdı o mükemmel kat izlerinden tekrar katlayıp mumla mühürlenmiş zarfın içine koydum dikkatlice.

Eski kelimelerden anlaşıldığı üzere bu eski bir mektup olmalıydı. Zaten şimdi kim sevdiğine mektup gönderirdi ki?

Düşünmeye başladım bir anda. Bu mektup neden havaalanındaydı? Neden daha önce kimse fark etmemişti? Nasıl böyle tertemiz kalmayı başarabilmişti?

Hiçbir soruma cevap bulamayınca mektubun devamını okumak istedim. Sayfalarca yazılmıştı. Koca bir aşk hikayesini anlatıyor gibiydi. Ve bu mektubu ilk açan ben olmuştum. Demek ki sahibine ulaşamamıştı.

Mektubu, ne kadar dirensem de merakımdan okuyacağımı bilerek zarfıyla beraber çantama koydum ve ayaklandım. Uçağımın anonsu yapılmıştı.

Bilet kontrolleri de sağlandıktan sonra beni bekleyen bir haftalık maceranın ilk adımı olarak uçağa bindim. Biletimde yazan numarayı buldum ve oturdum. Cam kenarında oturacaktım. Oldum olası araba, otobüs, uçak fark etmez her seferinde cam kenarına otururdum. Seviyordum...

Çok geçmeden bütün kontroller tamamlandığında uçak havalandı ve Ankara'dan İzmir'e olan yolculuğum başlamış oldu.

Bir süre sonra sıkılmaya başladım ve çantamdan mektubu çıkardım. Aslında bunun özel bir şey olduğunu, okumamam gerektiğini biliyordum ama merak işte.

Bana o kadar meymenetli gelmiştin ki sevgilim, işlerim bir anda açılıvermişti. O kadar iyi gelmiştin ki bana, her şey iyi gitmeye başlamıştı.

Ben seni çok sevdim sevgilim. Sen... Sen bir cennettin benim için.

Öyle çok sevdim ki seni, seni incitmekten korktum.

Öyle çok sevdim ki seni, feveran davranışlar sergileyeceğim diye ödüm patladı hep.

Hep Berceste'm, diye severdim seni. Çok güzeldin çünkü, onlarca kişinin arasından sen seçilmiş gibiydin. Çok değerliydin benim için.

Öyle çok severdim ki seni, nazar değdireceğim diye iltifat etmeye bile çekinirdim.

Hatırlar mısın? Seninle bir açık hava sinemasına gitmiştik. İlk defa o gün tutmuştum elini. Soğuktu ellerin. İki elimin arasında alıp sıcacık yapmıştım ellerini. Bana bakıp gülümsemiştin. Sadece gülümsemiştin...

Gülümsedim. Okuduğum son paragrafı bir kez daha okudum. Böyle bir adamla birlikte olmak isterdim doğrusu. Bu kadar sevgi dolu, bu kadar saf, temiz, bu kadar güzel seven biri olsun isterdim hayatımda.

"Mektup, ha?"

Hemen yan tarafımdan gelen sese doğru döndüğümde yanımda birinin oturduğunu gördüm. Hiç farkında değildim. Bana bakıyor, gülümsüyordu. Koyu kahve ve hafif uzun saçları ile onları tamamlayan ela gözleriyle yakışıklı görünmediğini söylesem büyük yalan olurdu.

Berceste'm // Kısa HikayeWhere stories live. Discover now