yeniden.

46 5 10
                                    

  Kış gününün ve yeni okuluma başlamanın verdiği his iliklerime kadar üşümeme hatta titrememe sebep olmuştu. Her şey o kadar içime oturmuş  ve ani gelişmişti ki ne olup bittiğini anlamadan kendimi bambaşka bir şehirde, bambaşka evde ve bambaşka insanlarla bulmuştum. Neden burada olduğumu, burada nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Bu şehre geleli ve bu insanlarla tanışalı iki hafta olmuştu. Buraya asla alışamamıştım. Hatta komodinimin hemen yanında duran bavulumu bile tam anlamıyla yerleştirmemiştim.

   Beni buraya babam getirmişti, nedensiz bir şekilde kendimi bu tanımadığım insanlar arasında güvende hissediyordum. Babam beni İzmir'den buraya yani İstanbul'a getirirken ona yığınla soru sormuş tek bir cevap bile alamamıştım. Beni kendi elleriyle bıraktığı bu iki katlı, koca bahçeli, lüks eve göz atmıştım. Neyse ki içeridekilerle tanıştırmayı akıl etmişti. Bizi girişte karşılayan 3 kişi vardı orta boylu, bodur ve palabıyıklı olan adam evin bahçıvanı Ahmet Bey'di. Hemen yanında bulunan, hafif balık etli, yeşil gözlü ve ton yanaklara sahip kadın ise evin aşçısı ve aynı zamanda hizmetçisi Zehra Hanım'dı. Hemen arkalarında bulunan uzun boylu, orta kilolu ve kirli sakallı adam ise bu evin şoförü Metin Bey'di.

  Tanışma faslı bittikten sonra babam beni bir üst katta bulunan baştan 3. odaya götürdü ve oturmamı işaret eden bakışlar attı. Üstümdeki deri ceketi ve boynuma doladığım atkıyı çıkardıktan sonra gözlerimi babamın gözlerine diktim. Tane tane ve bir çocuğa anlatır gibi üstüne üstüne bastıra '' Üzgünüm Kayla bir süre burada kalman  gerekiyor.Bu durumdan en az senin kadar bende memnun değilim ama yapabileceğim hiçbir şey yok bir süre buralardan uzaklaşıp kafa dinlemek bana iyi gelecek. Eminim ki benim güzeller güzeli kızım beni anlayışla karşılayacak, yanılıyor muyum yoksa? ''

Hayır kesinlikle yanılmıyordu. Her ne kadar benim hayatıma sürekli müdahale edip, kararlarıma saygı göstermese de ben ona karşı çok daha anlayışlı ve düşünceliydim. Başımı aşağı yukarı hareket ettirerek onu onayladığımı belirten bakışlar attım, anlıma küçük bir buse kondurup ayağa kalktı kapının kolunu tutup açacakken bir şey söylemeyi unutmuş gibiydi yanıma tekrar gelerek '' Güzel kızım seni çok seviyorum bunu unutma tamam mı? Ha birde ne olursa olsun hayallerinin peşinden git ve hangi şartlar altında olursan ol ders çalışmayı ihmal etme. '' Diyerek odamdan çıktı. Babam çok katı bir insandır şuana kadar onu hiç bu kadar duygusal görmemiştim. Annem öldükten sonra sığınabileceğim tek liman babamdı ve bu yüzden onu mutlu çalıştım ama onun da beni yalnız bırakıp gitmesi içimde koca bir boşluk oluşturmuştu. 

   Her ne kadar İzmir deki düzenimi bozup buraya gelmek istemesem de o iğrenç ' Yamaner Koleji'nden kurtulduğum için bir nebze mutluydum. Hayatım boyunca hiçbir zaman koleje gitmek istememiştim ama hayatımla ilgili önemli bütün kararları alan ve bana seçme hakkı tanımayan babam bu konuda da beni yanıltmamış kendi bildiğini okumuş ve beni o koleje kaydetmişti.

   Eski okulumdaki zengin züppelerinin, kötü çocuk rolüne bürünen erkeklerin ve onların peşinden koşan sıska kızlardan nefret ediyordum. O tikicanlarla aynı okulda olmayı bile istemezken aynı sınıfta aynı havayı soluyorduk. O okulu sevmem için elle tutulabilir tek bir neden yoktu. Pek arkadaş çevrem olduğunda söyleyemem. Bir tek sıra arkadaşım olan Zeynep ile anlaşabiliyordum çünkü diğerlerinden farklıydı. O,sessiz ve çalışkan bir öğretmen kızıydı.

   Ailevi sorunları yetmiyormuş gibi başımda başka bir bela daha vardı. Belanın adı Bermuda Şeytan Üçgeni'ydi .. Bu lakabı onlara ben takmıştım ve dibine kadar hakediyorlardı. Takma grup isimlerini bir kenara bırakacak olursak çetenin başı Kıraç Yamaner'di. soyadı tanıdık geldi değil mi? Evet kendisi okul sahibi Salih Yamaner 'in oğlu Kıraç Yamaner'di. Kıraç tam bir zenginzüppeydi. Önüne gelen kıza göz kırpıp inci gibi dişleriyle gülümsemekten çekinmiyordu. Kıraç uzun boylu, geniş omuzlu, laciverte çalan mavi gözleri, esmer teni ve kaslarıyla inanılmaz çekici görünüyordu.

Kızlarla bir iki gün takılır hevesini hevesini sonra elinin tersiyle iterdi. Sınıfta takılmadığı sadece iki kız vardı biri çetesinde yer alan Beren Altınsoy di ise ben. Her türden kızla gönül eğlendirmesine rağmen Beren 'i sadece dost olarak benimsemesi beni şaşırtmıştı. 

   Defalarca bana sırnaşıp sözde badem olarak adlandırdığı gözlerime ve uzun düz saçlarıma iltifat etmişti. Ama bu duruma müsaade etmemiş ona seferinde onu geri tepmiştim. Mağlubiyeti hiç sevmezdi bay ukala. Bu yüzden benle uğraşmaktan vazgeçmiyordu. Etrafında onca kız varken benimle kafayı bozması ayrıca bir saçmalıktı. 

   Beren 'dediğine göre ona yüz vermez reddetmeye devam edersem benim yakamı asla bırakmayacakmış. Bu okulun saçma kuralıydı işte Kıraç eğer bir kızı elde etmek isterse eder gönül sonra eğlendirir da kenara atarmış. Bu süre zarfında hiçbir erkek takıldığı kıza göz ucuyla bakamazmış.

   Bu durumlarla kesinlikle ilgilenmiyordum. İnsanların hayatını merak edip burnumu sokmaya hiç niyetim yoktu, hele de sırf takılmak için beni elde edip iki gün sonra elinin tersiyle itebileceği bir kız olmayacaktım ve olmadım. 

   Eski anılar aklımda canlanırken Zehra Hanım'ın sesiyle irkildim. Yemeğin hazır olduğunu ve beni beklediklerini söylemişti üstüme rahat bir şeyler giyip merdivenleri ikişer ikişer atlayarak yemek masasının yanına geldim. Sessizce oturup tabağımdakileri yedim. Yemek faslı bitince Zehra Hanım'a yardım edip sofrayı toparladım. Zehra Hanım'dan izin alarak odama çıktım ve duşa girmek için banyoya doğru ilerledim. Odamda kişisel bir banyo olması beni rahatlatıyordu. Kendimi suyun altına bırakıp dakikalarca tenime değip süzülen su damlacıklarını izledim. 

   Duş almak benim için bir çeşit terapiydi. Kendimi düşünelerimden ve anılarımdan arındırdığı için duş almayı bir hayli seviyordum. Annem öldükten sonra kendimi iyice eve kapatmış kimseyle görüşmez olmuştum. Duş beni rahatlatan tek aktivite su da en yakın dostum, sırdaşım olmuştu. Hasta olmamak için suyun altında oyalanmayı bırakıp iyice temizlendim ve temiz pijama takımlarımı üzerime geçirip kendimi yatağa attım. Çünkü yarın yeni okuluma başlayacaktım. Evet bugünde okula gitmiştim fakat sadece kayıt olmak için hangi sınıfta kimlerle olacağımı bilmiyordum. Tek pozitif düşüncem burada Anadolu Lisesi'nde okuyacağımdı .Yavaş yavaş gözlerim kendini uykuya teslim etti. Aklımdaki tek soruyla beraber uykuya yenik düştüm. Yarın nasıl geçecekti?


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 06, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Dengesizliğin DengesiWhere stories live. Discover now