Başlangıç

206 8 10
                                    

*Hayatta umutsuz durumlar yoktur, sadece umutsuzluk besleyen insanlar vardır*

Lise öğrencisiyim okul ve ev arasında gidip gelen sıradan bir hayatım var.Babamı küçük yaşta kanser yüzünden kaybettim,annemle beraber küçük bir evde yaşıyoruz. Deniz en yakın kız arkadaşım tüm sırlarımı paylaştığım tek kişi.Sevgilim Berk'e gelirsek çok yakışıklı çok karizmatik ve hala nasıl benimle birlikte hiçbir fikrim yok,bu konuya daha sonra değineceğim.Ve bana gelirsek adım Zeynep inek bir görünümü olan,gözlüklü,sarışın yüzünde gülümsemesi eksik olmayan  bir kızım.

        Sıradan bir okul sabahı,geç yatılmış bir gece,sevgiliyle mesajlaşmaktan ağrımış eller.. Her sabah  olduğu gibi Deniz ile okula gidiyoruz.Deniz benim çocukluk arkadaşım kendimi bildim bileli beraberiz bu gidişle de ömür boyu böyle olacak gibi.Deniz'e, Berk’in bana attığı mesajları okurken bir anda etraf karardı biri ellerini gözlerime koyup o saçma soruyu sormuştu.

"Bil bakalım ben kimim?" Ve tabi ki de buram buram sigara kokan bu ellerin tek sahibi olabilirdi o da Semih idi. Semih lisede tanıştığım bana kanka diye  hitap eden uyuz sınıf arkadaşım.Benimle uğraşmaktan hiçbir zaman bıkmaz.

"Semihhh!!" diye çığlık attım,tabi bu haykırış onu tanıdığım için değil gözlüğümün camını kirlettiği içindi.Gözlüğümü silerken semih bir yandan Denizle uğraşıyordu. Deniz,Semih'den gördüğü günden beri hoşlansa da bir türlü açılamadı.Biz kızlar her zaman ilk adımı erkeklerden bekleriz ve genelde bekleyip sonuç alamayan taraf da yine biz oluruz.Semih yakışıklı olsa da çok çapkın biri yani Denizle beraber olsa da olmasa da onu üzecek biri.Neyse ki sonunda okula varabildik.Etrafta kurallara inatla uymamaya çalışan bir sürü öğrenci görmek mümkündü.Bankta her zamanki gibi eteğini yukarı kıvırmış saçlarını düzleştirmiş Nazlı ve grubu vardı.Bu gruptaki kızlar ben daha rüya görürken uyanıp süslenen,ağzını yaya yaya konuşan,insana bunlar kızsa ben neyim? sorusunu sorduran tipler.Diğer tarafta yakışıklı çocukların bulunduğu bir grup bana doğru bakmaya başladı,"Ne oluyor lan"diyecektim ki Berk'in orada olduğunu ve bana baktığını fark ettim.Berk, Nazlı'nın eski sevgilisi ama Nazlı'nın hala onu unutamadığını biliyorum.Berkle tanışmamız okulun ilk gününde olmuştu.Filmlerdeki gibi çarpışmıştık tabi yere düşen kağıtlar değil onun iphone'u olmuştu. Ben ağlayacak duruma gelmişken bir yandan telefonu yerden alıp temizlemeye çalışıyordum ki ekranında koca bir çizik olduğunu gördüm.Yerin dibine girdiğim berbat bir gündü resmen rezil olmuştum.Berk telefonu kendine çekiyor ben çekiyorum o çekiyor ben çekiyorum derken

”Ödemeliyim çok özür dilerim” gibi bir cümle çıkmıştı ağzımdan sanki nasıl ödeyeceksem.O yakışıklı sarı saçlı kalın dudaklı uzun boylu Berk'in “Sorun değil” dediğini duydum.

”Ne demek sorun değil be benim telefonum düşse ben yıkardım ortalığı” diyecektim ki sadece “peki” demeyi tercih ettim.O günden sonra hep karşılaştık beraber vakit geçirmeye başladık ve şimdide birlikteyiz.Zaman hızla akıyor 3 senedir beraber olmamıza rağmen her şey  dün başlamış gibi.Bir an geçmişten kendimi alıp ona odaklandım.Berk yanıma geldi uzun uzun sarıldım,en son yarım saat önce konuşmuştuk.Tabi bu benim için uzun bir zamandı.Birbirimizi o kadar seviyorduk ki bunun tarifi olamazdı ben aşka inanmazdım oysa bunu aşık olmayan kişiler söylüyormuş.Zil çalmıştı bu bizim Berkle ayrı sınıflara gitmemizi gerektiren lanet sesti.Ben sayısal o sözel öğrencisiydi.Sınıfa Denizle beraber girdik Semih arkamda oturuyordu hoca da bizle beraber girmişti.Ayağa kalktığımda bir anda başımın döndüğünü hissettim,normal bir baş dönmesi diye düşünüp yerime oturdum.Ders bitimine kadar bu ağrı böyle devam etti.Ders sonu zil çalınca eşyalarımı topladım.

Deniz “Ne oluyor?” diye sorunca “Biraz eve gidip yatayım” dedim.Berk’in sınıfına gidip aynı şeyi söyledim önemli bir şey olmadığını söylesem de beni eve kadar bıraktı.Eve gittiğimde annem işteydi bu yüzden biraz kafa dinledim,ağrı kesici alıp yattım. Uyandığımda 9 saat aralıksız uyuduğumu fark ettim bu kadar uyumam normal değildi hep uyanıp dururdum uzun süredir böyle uyumamıştım sanırım ilacın etkisiydi.Annem eve gelmişti  herhalde mutfaktan sesler geliyordu. Yanına gittiğimde

“Zeynep bu gün okuldan mesaj geldi,senin  için endişelendim,iyi misin kızım?”Annemin yüzündeki korkmuş ifadeyi görünce doğruyu söylemek istemedim önemsiz olduğunu söyleyerek geçiştirdim.Annemin yaptığı çorbayı içtikten sonra izin isteyip odama çıktım.Berk'e mesajla iyi olduğumu söyleyip tekrar yattım ama hala kafamın içinde beni  yerle bir eden bir ağrı vardı. 

       Sabah olunca zar zor kalktım okul kıyafetlerini giyip kahvaltımı yapıp servise bindim.Denizle yürüyerek gidecek halde değildim o kadar ilaca rağmen hala kötü hissediyordum.İlk teneffüste tuvalete gittim,midem bulanıyordu kustum ve bir anda şok yaşatacak bir durumla karşılaştım.Burnum kanıyordu.Korktum,ne yapacağımı şaşırdım çünkü hayatımda ilk defa burnum kanıyordu.Kimseyi telaşlandırmak istemedim bu yüzden burnumu silip sınıfa gittim,Deniz ve Semih'e bir şey söylemeden kafamı koyup uyudum.Okul çıkışı Berkle yemeğe gidecektik,buluştuk motoruna atladım ve yemeğe gittik.Berk “Zeynep çok solgun görünüyorsun istersen eve gidebiliriz”dedi.”Hayır,hayır sadece yorgunum merak edilecek bir şey yok” Bu aralar çok sık yalan söylediğimi fark ettim ama yapacak bir şey yoktu. Beni çok tatlı bir kafeye götürdü.Güzel bir yemek yiyerek karnımızı doyurduk.Onun yanındayken,gözlerine bakarken bile insan tüm ağrılarını unutuyordu.Berk kasaya hesabı ödemeye giderken ben paltomu giyiyordum ki etraf  karardı sonrasında hiçbir şey hatırlamıyorum.Gözlerimi hastanede açtım başımda 2 tane doktor annem,Deniz,Semih,Berk hepsi telaşlı gözlerle bana bakıyordu.

”Zeynep şimdi parmağımı takip etmeni istiyorum.” Doktorun parmağını  takip ettim.

”Evett,henüz bir şey söyleyemiyorum bazı testler yapacağım sonuçlara göre hareket edeceğiz” Ben doktoru pek dinlememiştim bile,kendimi çok kötü hissediyordum.Testler yapıldı ancak sonuçların anca sabah erken saatte çıkabileceğini söylediler. Hemşire “Eve gidebilirsin Zeynep ancak iyi dinlen,kendini yormamaya çalış” dedi.Sanki benden saklanan bir şey var gibiydi ama çok üzerinde  durmadım çünkü hemen eve gitmek istiyordum. Berk çok korkmuştu gözlerinden anlayabiliyordum bunu. Deniz ise ağlamıştı bu kız çok saftı bana bir şey olacak diye hep korkuyor.Berk o kaslı kollarını belime dolayıp arabaya kadar yürümeme yardımcı oldu.Eve gittiğimizde semih yatağıma kadar eşlik etti biraz dinlenmem gerektiğini hatırlatıp öptükten sonra,evine gitti.Deniz hala ağlıyordu.

'Deniz ağlamayı keser misin? Beni daha çok korkutuyorsun.Artık eve git lütfen ben iyiyim merak etme beni'dedim.

'Tamam canım ama bir şey olursa bana haber verin'.

'Tamam Deniz taaamamm'.Onlara hala burnumun kanadığını söylememiştim.Annem,Deniz’e kapıya kadar eşlik etmeye giderken Berk’in bana korkuyla baktığını gördüm.Işığı kapatıp yatağa girdi

”Beni bir daha korkutmayacaksın kendine iyi bakacaksın,ben sensiz yapamam Zeynep yapamam anlıyor musun?”Onu ilk defa böyle görüyordum.Önüme gelen saçı kulağım arkasına kıvırdı ve alnımdan öptü.Dünyada ki bütün ilaçlar bir araya gelse bu kadar iyi gelemezdi.Serumun etkisiyle uyumuştum,Berk’de benimle uyumuştu.Onu uyandırmadan öptükten sonra kalkıp hazırlandım.Sonuçları gidip ilk ben almalıydım anneme de bir şey çıkmadığını söylemeliydim.Bir şey çıkmasa bile ilk ben emin olmalıydım.Berkin motorunu alıp evden ayrıldım.Ağır bir baş ağrısıyla hastaneye vardım.

Doktor,Emin beyi binaya girdiğimde görünce “Zeynep hoş geldin iyi görünüyorsun,hemen odama geçelim”dedi.Her doktor hastasını odasına davet eder miydi? Kötü bir şey yoktu değil mi? Emin bey bir şeyler içip içmeyeceğimi sordu ama ben hemen konuya geçmek istedim.

”Bak Zeynep az sonra söyleyeceklerim seni sarsa bilir bu yüzden sakin olmanı istiyorum.Testlerin sonucunu almadan önce annenle konuştum ve babanın kanser nedeniyle vefat ettiğini  öğrendim.Zeynep babanın genlerini taşıdığın için şüphelendim ve testleri incelemeye başladım” Emin bey bir an duraksadı.

”Evet Emin bey sizi dinliyorumm.'

“Zeynep kusma,baş ağrısı,burun kanaması,halsizlik,cilt solgunluğu gibi şikayetlerin var mı? Çok kolay bir soru gibi görünse de cevap vermek beni çok zorladı.Babamın yaşadıklarını yaşamak istemiyordum,acı çekmek istemiyordum,hayata veda etmek istemiyordum,kanser olduğumu duymak istemiyordum.Başımı evet diyecek şekilde salladım.

”Zeynep üzgünüm ama tüm belirtiler ve testler senin ilik kanseri olduğuna işaret ediyor,yinede bir çok test yapmak istiyorum hatta başka bir doktora da görünebilirsin ancak vücudunda ki belirtiler de bu hastalığı doğruluyor.”Ne söyleyeceğimi bilememiştim kelimeler boğazımda takılıp kalmıştı sanki.Sanki bütün dünya üzerime yıkılmıştı,hareket edemiyordum.İşte benim için yeni bir hayat başlıyordu.Ne yapacaktım ben?

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin