one

47 7 1
                                    

saatin ilerleyişinden gelen tıkırtılar her zaman sinirimi bozmuştur. seanslarda hiç konuşmadığımdan beni getirdikleri 4. klinikteydim. diğerlerine göre daha bir lükse benziyordu. sevgili babacığım şizofreni teşhisimden sonra bir de eşcinsel olduğum gerceğini kaldıramamış beni bir köpek gibi görüp o klinikten bu kliniğe sürüklüyordu. eğer arkamda dolaşan gölgenin dediklerini dinleseydim şimdiden onu öldürüp parçalara ayırmıştım. bunu yapmak istemiyor değildim lakin bu çaresiz ve kendini yiyip bitiren halini görmek bana zevk veriyordu. dudağımdan bir gülücük düştü.  "bu gördüğünü söylediğin seyler sana bir şeyler fısıldıyorlar mı?" dedi kaleminin arkasını dudaklarına götürürken. "söylemez olurlar mı?" dedim yere bakıp sırıtırken. 

"benim bir seyler gördüğümü bildiğine göre deli pardon, şizofren olduğumu da biliyorsundur?

"evet biliyorum, ateş. ailenle konuşmuştum ve bana seni bir erkekle seks yapmak üzereyken yakaladıklarını da söylediler."

"Kaan."

"anlamadım."

"o 'bir erkek' değil ismi kaan."

"anladım."

"sizce yanlış mı erkeklerden hoşlanmam, diğer erkeklerin sürekli övündükleri şu organın sadece erkeklerden etkilenmesi, gözlerimi ve tırnaklarımı boyamam ya da beni sinirlendiren herkesi öldürmek istemem bunlar yanlış mı?"

"son söylediğin dışında bir yanlış göremiyorum. senin cinsel kimliğin senin dışında kimsenin umurunda olmamalı."

bu dedikleri nedense gerçek gibi gelemiyordu. cebimden sigara paketimi çıkarıp bir tane sigara alıp, kibritle yaktım.  "burada onu içemezsin. yasak."

"yasaklar hep beni tahrik etmiştir." dedim dumanımı onun gözlüğüne doğru üflerken. sasırtıcı bir biçimde masasının çekmecesinden bir paket sigara cıkardı ve bana yaklaştı. hafif aralık ağzına sıkıştırdığı benim dudağımdaki sigaraya değdirip ucunu yaktı. "madem benim kurallarımı siklemiceksin senin yanında psikolog Barış olmayacağım." dedi dumanı yüzüme üfleyip. diğerlerinden farklıydı. gençti, 29'una yeni basmış bir yetişkindi. bense 17'sini yakında bitirecek bir ergendim. "ailemle konusur musun barış?"

"ne konuda konusacak mısım ve ne pozisyonda arkadaşın olmaya calışan biri olarak mı psikoloğun olarak mı?"

"psikoloğum olarak. onlara burdan gitmezlerse seanslara bir daha gelmeyeceğimi söyle. ayrıca bana bir daha ibne derlerse onları bir baltayla 36 parçaya ayırıp çok sevdiği şirketinin bahçesine gömeceğimi söyle."

"bundan benim kazancım ne olacak?"

"babam olacak şerefsiz paranı ödemiyor mu?"

"bana bu yüzden para ödemiyorlar. sen onlara böyle dememi istiyorsun. cık cık uslu çocuklar isteklerinin karşılığını verir." diyordu son dumanı üfleyip kafasını koltuga geri yaslarken. siktir, siktir nasıl bir işe bulaşmıştım ben. psikoloğum benden deliydi ve bu beni aşırı derece de tahrik ediyordu. "17 yaşındaki bir ergenden ne isteyebilirsen onları veririm ama benim uslu bir çocuk olmadığımı kafana sok. ayrıca bir dahakine sigaralarını düzgün sardır yoksa içindekiler düşecek." dedim oturduğum sandalyeden kalkarken. "ateş beni bekle ailenle konusucam." dedi ve ceketini giyip peşimden geldi. dediklerimi harfi harfine aileme söylediğinde ise tahmin ettiğim gibi seanslara gelmem sartıyla evden kovuldum. seans paramı verip ben iyileşene kadar tuttukları bir apartman dairesinde yaşayacaktım. sonuçta öyle istediği gibi kovamazdı. ünlü iş adamı Rasim Atacan oğlunu daha reşit bile değilken evden kovdu diye bir haber çıksa yılın iş adamı seçilemezdi. bana ibne diyordu ama dolandırmadığı bir nevi sikmediği iş adamı kalmamıştı. bana hemen tuttuğu eşyalı evin anahtarını verdi ve son kez yüzüme tükürüp gitti. ardından sadece "piç" diyebildim.

toxic (boyxboy)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora