Giriş-Anons

797K 22.4K 14.7K
                                    

Selam. :,)

Hikayeye yeni başlayacaklar için ön uyarı: Hikaye Wattpad'te 2014-2015 yılları arasında yayınlanmıştır.  Kurgu boyunca o dönem yaşanan olaylar üzerine toplumsal göndermeler vardır. Gözlük, o dönemin hikayesidir ancak gönül rahatlığı ile şuan da okunabilir. Tam halini yakın zaman da yükleyeceğim, sevgiler.

*

Bir bardak sade kahve, kül tablası, kürdan ve hayata bağlılığımın sembolü haline gelen bilgisayarım... Standart akşamlardan biri gibi görünebilirdi ama değildi. Yarın bir okul yılı daha bitecekti. Hakaretlerden, kafama atılan sucuklu kaşarlı tostlardan kurtuluyordum nihayet. Bir süredir sanal bir gerçekliğin içinde yaşıyordum. Bir blogum ve blogumu takip eden, yüzünü hiç görmediğim birkaç arkadaşım vardı. Ama içlerinden bir tanesi diğerlerinden farklıydı. Bana zor zamanlarımda destek olan, kendimi gereksiz hissettiğimde, uçurumun kenarından atlamaya hazırken bile elimden tutan biri... Ve benden mesaj bekliyordu. Parmaklarım yazmak için daha bir istekliydi bu gece. Baksanız, klavyemin üzerinde gezen parmaklarımın hızından anlayabilirdiniz heyecanımı. Ancak gözlerim uykuya yenik düşmek üzereydi. Sabaha karşı saat dörde doğru parmaklarım yavaşlarken, gözlerim gelen mesajı okumak üzere aralandı.

Sen Harry Ziyagil'sin. Aptallık etme! Bam bam! Öldü işte hepsi!

Rüyalar âlemindeki yolculuğuma çıkmadan önce gülümsüyordum. Sonrası karanlık... Huzurlu ve korkutucu.

Sabah saat yedi buçuğu gösterirken gözlerim istemsizce açıldı ve doğrulup yatağın içerisinde oturur pozisyona geçtim. Sırtım soğuk baza başlığına değdiğinde vücuduma bir titreme yayıldı. Bu his, duş alırken bedenin malum bölümünün soğuk fayanslara değmesi ile eşdeğerdi. Sırtımdan başlayıp tüm vücuduma yayılan soğukluk hissine alışırken, elim başucumdaki komodine gitti. Sigara paketini kavrarken, diğer elimle gözlerimi ovaladım. Bir sigara çıkarıp yaktığımda, yatağımın önündeki aynada yansımamla göz göze geldim.

"Kahretsin!"

Bağımsızlığını ilan eden saçlarım, gidecekleri yöne kendileri karar vermiş gibiydi. Dağılan saçlarımı elimle düzeltmeye çalışıp derin bir nefes aldım. Aynadaki yüzümün az uyumaktan kaynaklanan gözaltı torbalarını ve siyah rengini görmezden gelip, sigaramın dumanını içime çektim. Duman, dörtnala koşan atlar gibi hızlıca ciğerlerime doğru ilerlerken, içilen ilk sigaradaki baş dönmesi ile bir nebze de olsa ayıldım. Sigarayı işaret parmağımla başparmağımın arasında tutup, ciğerlerime doldurduğum dumanı üzerine üfledim.

"Günaydın, sevgilim."

Üflediğim nefesle sigaranın külleri yatağımın üzerine düştü. Gülümseyerek bir nefes daha çektim. Şu manzarayı alt kattaki annem görseydi, türlü laflar edip sabahın güzelliğini bozabilirdi. Dumanı bu kez tavana doğru üfledim.

"Ben de seni seviyorum."

Uzanıp, yatağımın yanına bıraktığım dizüstü bilgisayarımı yerden aldım. Açık kalan sayfalara göz gezdirirken Bihter Ziyagil esprisini görünce, onu hatırlayarak yeniden gülümsedim. İyi giden her şeyin bir sonu olduğu gibi, bu tatlı gülümsemelerin de bir katili vardı. Merdivenlerden gelen sesleri işittiğimde annemin yukarıya çıktığını anladım. Seri bir hareketle komodinin üzerindeki kül tablasını elime alıp, henüz bitmemiş sigaramı söndürdüm. Ardından alışkanlıkla hızlı bir şekilde bazanın altına kaydırdım. Annem sabah kahvaltısından önce sigara içmemden nefret ederdi. Birkaç saniye sonra, kedi kadın edasında kapımı açtığında, üzerimdeki siyah boxer ile yatağın ortasında ayaktaydım. Elimde çarşaf, yatağın üzerindeki dumanı dağıtmaya çalışıyordum. Gözlerini kısıp, birkaç saniye bana baktı.

GÖZLÜK(KİTAP - SESLİ KİTAP)Where stories live. Discover now