cruel summer

641 84 124
                                    

İyi okumalar!

Taylor Swift-Cruel Summer

Yazdan nefret ediyordum.

Ve denizden.

Aslında birçok şeyden nefret ediyordum. Bunlar sayamayacağım kadar fazla olabilirdi çünkü pekala birazcık huysuz biriydim. Çoğu şeye katlanamıyordum. Sütsüz kahveden nefret ederdim mesela, karamelli dondurmadan, limondan, yılandan, yazdan ve yazdan. Bunun için çok fazla geçerli nedenim vardı ve ıslanmak gibi asıl sebepleri geçtim, öncelikle sıcaktan üzerime yapışan kıyafetlerim nefretimin başını kolayca çekebilirdi.

"Hyung, söylenmen bitti mi?"

"Hayır!"

Denize girmekten nefret ederdim, daha doğrusu ıslanmaktan nefret ederdim. Jimin bu huyumun da tıpkı yüzüm gibi kedilere benzediğini söylerdi ve sonuç olarak her seferinde benden bir tekme yerdi fakat içten içe ben de bu benzerliğin farkındaydım, annem de söyleyip dururdu aynı cümleyi. Bana göre bu kedilerden uzak, akıllı herkesin nefret etmesi gereken bir şeydi. Mantıklı olan buydu bir kere! Öyle de davranırdım; yazları kendimi denizden olabildiğince uzak tutardım genelde ve evimde vantilatör altında yere yapışmış ölü böcek misali yatardım. Benim için bir sorun yoktu açıkçası, suya girmektense vaktimi böyle geçirmek oldukça cazip gelirdi.

"Her gün sabah erkenden kalkıp sahile koşan sensin, neden hâlâ mızıkçılık yapıyorsun?" Jimin uzandığı şezlongdan doğrularak yanındaki şezlongda uzanan bana doğru oturdu. Altında hemen yanında, kumda uzanmış uyuklayan erkek arkadaşı Taehyung'un uzun ısrarlar sonucu giydirdiği Sevgilimi Çok Seviyorum yazılı bir şort vardı. Üçümüz de– bekle, Taehyung hariç ikimiz de bunun ne kadar utanç verici ve komik olan bir davranış olduğunu biliyorduk fakat ne yazık ki zavallı dostum Park Jimin, aşk denen korkunç hastalığa kapılmıştı ve her şeyin suçlusu olan Kim Taehyung'a asla ama asla hayır diyemiyordu. İkisi onları tanıdığım, yaklaşık olarak yedi sene, süre boyunca birliktelerdi. Onlara ne zaman çıkmaya başladıklarını söylediğimde ise ikisi de cevap veremiyordu çünkü spesifik olarak belli bir zaman yoktu; Taehyung doğdukları andan itibaren beraber olduklarını ve ruh eşi olduklarından dolayı sevgili olmadan önceki zaman diliminin zihinlerinden silindiğini söylüyordu her seferinde. Jimin ise sadece fazla unutkan olduklarını söylüyordu ve bence ikincisi daha muhtemeldi.

Onlara her sabah buraya koşma nedenimi yeniden nasıl anlatabilirdim ki, hem de utanmadan?

"Jimin anlamıyorsun," huysuz bir biçimde söylenerek üzerimizde bulunan büyük şemsiyenin oluşturduğu gölgenin altıma iyice çekildim. Üzerimde önü açık beyaz ve mavi renklerde bir gömlek vardı, altımda ise sade bir kot şort. Elimde olsa her yerimi kapatır hatta bir çarşafın altında güneş tarafından kavrulmayı beklerdim ancak hayır, benim de bir gururum vardı. Bunaltıdan dikkatim dağıldı ve cümlemi devam ettirmeyi unuttum. "Çok sıcak, kahretsin gerçekten nefret ediyorum."

Jimin hiddetle dizime tekme attığında acıyla bağırdım. Bana aldırmadan, "O zaman gelme! Seni getiren biz değiliz manyak herif!" diye bağırdı. Dudaklarım büzük bir şekilde dizimi ovaladım. Doğru söylemişti ve bana bunalmış bir ifadeyle bakıyordu. Haklıydı da fakat kendi gerekçelerim vardı. Özel gerekçeler, gelmeliydim çünkü-

Tam o sırada kalın bir ses araya girdi. "Bir tanem, unuttun mu yoksa? Konuşmuştuk ya hani," İkimiz de Taehyung'un uyuduğunu sanıyorduk bu yüzden aniden yerden gelen ses Jimin'le irkilmemize sebep oldu. "Buraya neden geldiği belli değil mi?"

"Doğru," Jimin kollarını göğsünde birleştirip kaşlarını çattı ve bana yan bir ifadeyle baktı. "Seksi lanet can kurtaran çocuk. Neydi adı? Jeon Jungkook?"

Cruel SummerWhere stories live. Discover now