Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.
Keyifli okumalar dilerim^^
Müslüm Gürses, Bir Kadın Tanıdım ♪
Cem Adrian feat. Birsen Tezer, Beni Hatırladın Mı ♪❧
20 Kasım 2000
AYAZ MASSO.
Kan kokuyordu. Yaşım dokuzdu ve bu kan kokusu, acının ve yaraların habercisiydi.
Dokuzuncu yaşım çocukluğumun bir parçasını değil, çocukluğumun bitişini hatırlatıyordu.
İki mezarlık vardı kalbimizde. Bir taraf suçları kucaklarken diğer taraf kırgınlıklarla doluydu. Kırgınlıklar, suçlar, kanlar, umutsuzluk ve karanlık gökyüzü emarelerde birleşiyordu. Geçmişimizin emarelerinde ve bizi biz yapan da emarelerimizdi...
İşte benim en büyük emarem.
Çocukluğumun bitişi ama öfkemin doğuşu.
Annem evde değildi, sadece babam ve ben evdeydik. Babam benim can damarım gibiydi, onunla aramdaki baba oğul ilişkisi de mükemmeldi. Yine onunla olmak için babamın yanına gittim, hemen yanına oturdum. Arkadan Müslüm Gürses'in Bir Kadın Tanıdım parçası çalıyordu. Müzik ince ince kulağıma gelirken babamı izledim. Kafası geriye düşmüştü, yüzü solgundu. Dudakları ise kupkuru ve mora yakındı.
"Baba?"
Ses vermedi, bir gariplik vardı onda.
"Baba, acıktım ben. Uyan, lütfen."
Ellerim babamın açık kollarına değdi. Soğukluk hissettim tenimde, korku vardı içimde. Ve ben hayatım boyunca bu soğukluğu tenimde, korkuyu da ruhumun derinliklerinde hissettim. İçimdeki bu huzursuzluk ve korkuyla tekrar babamı uyandırmaya çalıştım, olmadı.
"Baba, üşümüşsün."
Ona sarıldım. Ellerim yanaklarına gitti. Yanağı ve kolları buz gibiydi. Elini tutum, yine aynıydı. Sıcak bir yanı kalmamıştı babamın. Gözlerini açmadı, zaten bir daha açamayacaktı. Her şeyin farkındaydım ama inanmak istemiyordum, ben ilk defa bir yaramdan kaçıyordum. Burnuma hâlâ kan kokusu geliyordu.
"Baba, uyan!" diye bağırdım. Hareket yok. "Baba, beni bırakma." dedim. Ses yok. "Kalbin atmaya devam etsin." dedim. Nefes yok...
"Üzerini örteyim." diyerek ayağa kalktım. Odamdan bir battaniye aldığım gibi babama koştum, çabam boştu. "Daha fazla üşüme." dedim üzerini örterken. "Canım babam, sen hiç üşüme. Tamam mı?"
Ne yaparsam yapıyım uyandıramadım. Kalbi atmadı ama bu durmam için yeterli değildi, zaten olanları kabullenemiyordum. Ona son bir kez sarıldığımda birden yan devrildi, resmen kâbusu yaşadım onun sırtını gördüğümde. Kanlar vardı, yarasından akan kanlar. Koltukta yaslandığı bölüm de tamamen kandı. Önden bakınca hiçbir şey fark edilmiyordu, sadece kanın kokusu geliyordu. Fakat arkasını gördüğüm an içimdeki korku tamamen dışarıya vurdu. Hemen yarasına gitti elim, sarmak istedim fakat iş işten çoktan geçmişti. Ellerim... Babamın kanı bulaşan ve titreyen minik ellerime baktım.
"Düşsem yaramı sarardın. Senin yaran sarılmayacak kadar mı derindi, baba?"
Gözlerim doldu. Babamın başının denk geldiği kısma doğru yaklaştım ve yerde diz çöktüm. Oturup solmuş yüzünü izledim.

YOU ARE READING
LALELERİNDEN
Mystery / ThrillerÇocukluk... Göğsümüzün içindeki lalelerdi çocukluk, yaşatamadık. Adaletin olmadığı bir ülke, belirli güçlü örgütlerin de içinde bulunduğu bu ülkenin en büyük matemi adaletsizlikti. Bir tarafta kadın ve çocuk cinayetleri vardı. Diğer tarafta ise serb...