-uçurum-

143 18 28
                                    

aşk; bazen yanıbaşınızdadır, uzansanız yakalayacaksınızdır,
ama bir o kadar da uzaktır çoğu zaman.

bazense hiç konuşmamak, susmaktır aşk. kimsesiz bir çocuğun aniden gülmesine benzer; kıymetli ve yoksuldur. belki de kimsesizdir.

bazen ne yapsan yetmez; bazen aşk yetişememektir. örneğin, bir rüzgarın uğultusuna, uğultuda kendine saklanmış bir ormandır aşk.

korunaklı yerlerde maviye çalandır. duru ırmaklardan geçendir. coşkunun içindeki kor ve kıvılcımdır. bazen olmazsa olmazıdır minik bir bebeğin, küçük elini bir parmağa sarma çabasıdır.

sorgusuz sualsizdir aşk. kimi zaman şah damara dayanan bir bıçak, okyanusların en derinindeki giz ve antik çağda yüzüğünde zehir taşıyanların bilinmezidir.

kuşun kırılan kanadındaki acıdır, sinene konan ağrıdır ve büyüdüğün yerdeki ihanettir.

solmasın diye gülünü sulayan bülbüldür, aşk.

dokunsanız kırılacak gibidir sanki 'işte nihayet benim oldun!' dediğiniz an uçup gidecek gibi.

bir ilişkinin zirvesindeydik aslında, burçlarımız vardı, gürz gibi kaygılarımız, kalelerimiz ve işgalcilerimiz vardı.

koşuyorduk umarsızca, fakat uçurumun eşiğine dek. şimdi ya kollarımızı açıp denizin derinliklerini keşfe çıkacaktık, ya da uçurum kenarına tebessümlerimizden çiçekler ekecektik. söylesene, ne yapmalıyız?

kurduğumuz düş kabus olmasın diye ne yapmalıydık?

"şimdi, bilmiyorum mevsimindeyim,
ben ölüyorum sen nasılsın sevgilim?"

...

bazen kendini korumak gerekir aşktan, aşkın onuru için ondan uzak durmak gerekir. istediği zaman uçup gitsin diye, avuçlarını açman gerekir..
gittikten sonra da ya geri dönsün diye varını yoğunu ortaya koyup savaşırsın,
ya da beklersin.
ikisi de senin seçimin.

'kurduğumuz düşün kabus olması mıydı aşk?Where stories live. Discover now