10: ihanete uğramış

397 54 80
                                    

Yemek masasının etrafına dizilmiştik. Bir Jay'e bir Heeseung'a bakıyordum, ikisi de konuşmuyor sadece önlerindeki köfte ve patates püresini yiyorlardı. Yanında da taze sebzelerle hazırlanmış bir salata vardı. Lezzetli gözüktüğü için tadına bakmıştım.

Fena değildi.

Asıl merak ettiğim Riki'nin neden geri dönmediğiydi. Resmen çocuğa siktir git denmişti ve o da gitmişti. Tamam, gitmişti ama neden geri dönmemişti? Bunca zaman Heeseung'ın beni kaçırmasına ve cesetlerden kurtulmasına yardım etmişti. Sonuçta böyle pis işleri bile ortak yapan arkadaşlar değiller miydi, şimdiye kadar dönmesi gerekirdi.

"Riki nerede?"

Bir anda sorduğum alakasız soru karşısında Heeseung bana eliyle bir müddet beklememi işaret edip lokmasını yutmaya çalıştı. Jay ise aynen tabağıyla meşgul olmaya devam ederken ağzı doluyken konuştu.

"Siktirip gitti ya."

Bunu o kadar normal söylemişti ki ağzımdan bir kıkırtı kaçtı. Sonra toparlamaya çalıştım ama ikisi de beni duyup bana bakmıştı. Bir şey demediler, böyle bir durumda gülüyor olmam delilikti.

Sen kaçırılmış bir kızsın Jangmi, şu an arkadaşlarınla yemek yiyormuş gibi bir havada olamazsın. Kendine gel.

Heeseung lokmasını yuttuğunda konuştu.

"Gelir herhalde, merak etme."

"Etmiyorum."

Hızlı cevabım karşısında tek kaşını hafifçe kaldırıp alaylı bir ifade takındı.

"Niye sordun o zaman, hm?"

"Canım istedi."

Heeseung cevabıma karşı gülümsedi ve ağzına bir tane köfte attı. O onu çiğnerken Jay'e baktım. Dümdüz bir suratla düzgünce yemeğini yiyordu, sanki şık bir restoranın müşterisiymiş gibi gözüküyordu.

Ona baktığımı fark edince gözlerini bana çevirdi. 'Ne var?' babında bir kafa hareketi yaptı. Yüzümü buruşturup tabağımla ilgilenmeye başladım.

Yemek lezzetliydi ama içimden yemek gelmiyordu. Mutlu olmadığım zamanlarda bir şeyler yemek zulüm gibiydi. Şu an bu masada Heeseung ve Jay'le olduğum için huzursuz hissediyordum.

"Yemeğinle oynama Jangmi. Düzgün beslenmen gerek."

Heeseung'a ters bir bakış atıp isteksizce biraz salatadan aldım. Heeseung hâlâ gözlerini bana diktiği için bir tane de köfteyi ağzıma attım. Yediğimi görünce tatmin olup gözlerini üzerimden çekti.

Jay yemeğini bitirince bulaşıklarını alıp masadan kalkmıştı, sadece Heeseung ve ben kalmıştık. Heeseung da yemeğini bitirmişti ama başımda bekliyordu.

Dakikalarca aynı lokmayı ağzımda çiğnedim, bir türlü yutamıyordum. Heeseung başımdan gitse tükürecektim ama o varken bunu yapmaktan çekiniyordum.

"Yut artık şunu, böyle bir yere varamayacaksın."

"Yutamıyorum."

"Yutabilirsin."

"Yutamıyorum, Heeseung. Çıkarmam lazım ağzımdan, midem bulanıyor."

"Çıkaramazsın, ağzındakini yut ve tabağını bitir."

Tabağıma baktığımda şaşkınlıktan gözlerim açıldı. Ağzımdaki lokma yetmezmiş gibi bir de o yarısından fazlası dolu olan tabağı bitirmem imkansızdı. Bu lokmayı bile yutamıyordum.

"Ağzımdakini yutsam bile daha fazla yiyemem."

Neden ısrar ediyorsun? Yiyemiyorum işte, bana eziyet etme. Aynı lokmayı çiğnemekten çenem ağrıdı ve çıkaramadığım için sinirlerim gerildi, gözlerimin yaşardığını hissedebiliyorum.

˖If I Can't Have You˖ 𝑓𝑜𝑟 Lee HeeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin