'Yeni Hayata İlk Adımlar'

65.5K 1.5K 86
                                    

Uçak anonsuyla  gözlerimi açtım.Uçak iniş yapmış, yolcular yavaş yavaş inmeye başlamıştı.Bende onlara uyarak çantamı alıp uçaktan indim.Mardin'in boz topraklarına ayaklarımı bastığımda, derin bir nefesi içime çektim.

Özlemiştim memleketimi...

Yoldan geçen bir taksiye binip kuzenim Zeynep'in attığı konumu taksiciye tarif etmeye çalıştım.

Araba hareket etmeye başlayınca başımı cama yasladım, engebeli yollarda kafamı küçük küçük cama çarpsam da başımı çekmedim.Bir süre sonra zihnimi düşünceler çoktan sarmıştı bile..

Sıradan bir yaşama sahiptim.Ankara'da doğup büyüdüm. Okulumu  okuyup uzun uğraşlar sonucunda,  doktor oldum.Aslında okumaktan başka çarem yoktu.Bu hayatta sadece amcamlar vardı ve ben onlara yük olmak istemiyordum, amcam ailemi kaybettikten sonra asla üzerimden desteğini çekmedi, beni kendi kızları Zeynep ve Büşra'dan asla ayırmadı.Ankara'da okumak istediğimde arkamda durmuş, Mardin'den bana elinden geldiğince destek olmuştu.Ankara'da öğrenci olduğum zaman yurtta kalmıştım, okul bittiğinde amcam sayesinde bir ev almıştım.

Daha sonra Ankara'da çok fazla yorulduğumu hissettim, kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Bende daha fazla o koca şehirde kalmak istemediğinden dolayı, birazda kuzenlerimin ısrarı ile Mardin'deki bir hastaneye başvurmuştum.Hastaneden olumlu yanıt alınca Mardin'e yerleşmeye karar verdim.Amcam haberi duyunca çok sevinmiş, Ankara'da olan eşyalarımın çoğunu kendi konağına yerleştirtmişti .

Ama şu an Mardin'e asıl gitme amacım Zeynep'in evlenmeye karar vermiş olmasıydı. Zeynep, ben ve Büşra'dan bir yaş büyük ama bize göre daha hayat dolu cıvıl cıvıl bir kız, evleneceği adam Mardin'in en çok sözü geçen ağalarından birinin torunuymuş, eniştemi sadece Zeynep'in gönderdigi fotoğraflardan biliyordum.

Taksicinin sesiyle irkildim."İstediğin yere geldik abla."Taksi ücretini ödeyip, araçtan indim.Elimde valizimle görkemli konağın önünde duruyordum.Bundan sonra ne olacağı hakkında tek bir fikrim yok, yaşayıp göreceğiz.

Konağa gelmemle herkesle tek tek sarılmış, akrabalarımın her sorusuna cevap vermiştim.Uzun süredir doğru dürüst görüşemiyorduk, birkaç telefon araması dışında.Onlarda beni gördüklerine çok sevinmişti ben ise hissettiğim güven duygusuyla rahatlamıştım.

Bir süre sonra kızlarla Zeynep'in odasına çıktık.Konumuz genel olarak Zeynep ve müstakbel eniştemiz üzerine olmuştu.

"Didem, bir bakışı var görmen gerek, yüzüme aşkla bakıyor o öyle baktıkça kalbimin yerinden çıkıp gideceğini zannediyorum." Dedi Zeynep.Gerçekten o adama aşıktı. Büşra artık ablasının bu hallerinden bıkmış olmalı ki "Ya bizene eniştemin bakışından, o bakışlarıyla seni etkilemesinden!" Dedi gözlerini devirerek.

Zeynep, Büşra'nın dedikleriyle  yanında bulunan yastığı, Büşra'nın kafasına fırlattı."Sen ne anlarsın be!Ama seni de göreceğiz hanımefendi, aşık olup yanıma geldiğinde bana bu yaptıklarını burnundan fitil fitil getireceğim."dedi yüzündeki bilmiş ifadeyle.

Ben ise bu olanları sadece sırıtarak izliyordum.Kızlarla biraz daha dedikodu yaptım daha sonra yol yorgunu olduğumu söyleyip kendi odama geçtim.Odam sade ve ferahtı.Abartıdan uzak, beyaz renk ağırlıklıydı.

Cidden yorulmuştum.Kısa bir duş aldım, pijamalarımı giyinip kendimi uykuya teslim ettim.

-

Sabah çok dinç bir şekilde uyandım.Üstüme klasik pantolon-tişört kombini yapıp kahvaltı için aşağıya indim.Salonda yengem ve halam oturmuş sohbet ediyorlardı.Bende yanlarına gidip sohbetlerine katıldım.

Kısa bir süre sonra kızlarda uyanmış, kahvaltı sofrasına geçmiştik.Zeynep'in bana seslenmesiyle ona döndüm."Didem bugün sen, ben, Büşra alışverişe çıkalım mı?Malum benim düğün için alışverişe çıkmam gerekiyor.Kayınvalideciğimle bir şeyler aldık ama benim pek içime sinmedi.Hem sende gezmiş  olursun biraz buraları." Diye bir öneride bulundu.

Aslında iyi olurdu, işe başlamadan önce buraları tanımam gerekiyordu."Tamam, kahvaltıdan sonra çıkarız." Diye cevap verdim.Zeynep başını salladı.Bu sırada Büşra söze girdi."Neden bana fikrim sorulmuyor?Belki ben gelmeyeceğim?" Dedi alınganlıkla.

Zeynep derin bir nefes verdi."Hanımağam kusura bakmayın, lütfen bizi affedin siz ve o değerli fikirlerinizi çok ihtiyacım var.Ama istemiyorsanız gelmek zorunda değilsiniz."Dedi alaylı ses tonuyla Zeynep.

Büşra da aynı alaylı ses tonuyla"Her ne kadar minik ayaklarım bu durum yüzünden ağrıyacak olsa da ben ve benim değerli fikirlerime ihtiyacınız olduğu için geliyorum."dedi.Kahvaltı kardeşlerin birbirleri ile  atışmalarıyla geçti.

Kahvaltıdan sonra kızlarla alışveriş için çarşı denilen büyük yere gittik.En az 2 saattir kızlarla dükkan dükkan geziyorduk ve ben çok yorulmuştum ama kızların durmaya niyetleri yok gibiydi hâlâ deli gibi alışveriş yapıyorlardı.Kendime dinlenmek için bir yer ararken ileride küçük bir dondurma dükkânı gördüm.

Seri adımlarla o tarafa doğru yürüyordum lâkin ne olduğunu anlayamadan sert bir bedene çarptım.Anın getirdiği kızgınlıkla adama dönüp "Biraz daha dikkatli olur musunuz!?" dedim.Başımı kaldırıp, bana çarpan kisiye baktım.

İlk olarak kara gözleriyle göz göze geldim.Daha önce bu kadar koyu göz rengi görmemiştim.Adam sanki rahatsız olmuş gibi gözlerini gözlerimden çekti.Çenesini sıktığını anlayabiliyordum.

Derin bir nefes aldı ve "Bana çarpan sizsiniz bu durumda dikkatsiz davranan da sizsiniz." dedi.Sesi ifadesizdi.Sinirli miydi yoksa umursamaz mıydı anlayamamıştım.Mardin halkına tezatla güzel bir diksiyonu vardı fakat giydiği kıyafetler buranın yerlisi olduğunu gösteriyordu.

Ben adamı incelerken çevreden hiç ses çıkmadığını farkettim.Herkes durup dikkatle bize bakıyordu, nedenini anlamadım, bunun yanında karşımdaki adama ne cevap vermem gerektiğini düşünüyordum.Burada haklı olan adamdı."Özür dilerim beyefendi.Evet, dikkatsiz olduğum doğru fakat siz de hatalısınız yolun ortasından yürüyordunuz."dedim.

Adam bir süre yüzüme bakıp başını salladı."Kusura bakmayın."Dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

Bir süre adamın arkasından baktım daha sonra asıl hedefime, dondurma dükkanına doğru yürümeye başladım.Hâlâ çoğu insanın gözü bendeydi.Bu beni rahatsız etmişti, kendimi yanlış bir şey yapmış gibi hissediyordum.

Dondurmamı alarak, küçük taburelerden birine oturdum.Boş alanda ip atlayan çocukları izlemeye başladım.

Kısa bir süre sonra Zeynep ve Büşra da ellerinde poşetlerle yanıma geldiler.Çok yorulduklarından şikayet ederek taburelere tabiri yerindeyse çöktüler.

***
Daha önce hiç kitap yazmadım o yüzden yazım yanlışlarımı, mantık hatalarımın kusuruna bakmayın.Elimden geldiğince iyi şeyler ortaya çıkartmaya çalışıyorum.ZATEN BU KİTAP EĞLENCE İÇİN YAZILMIŞTIR.İlk bölümünü yazdım,umarım devam ettirebilirim...
Sevgiyle kalın:)

DİDE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin