konferans salonu xd

2.8K 156 57
                                    

Boş bir edebiyat dersindeydik.

Jisung, sayısal sınıfından bir çocuğu evire çevire becerdiğiyle alakalı bir şeyler anlatıyorken kafamı çoktan sıraya gömmüş, onu yok saymaya başlamıştım.

''Sikeyim seni Hyunjin. Bir şey anlatıyorum dinlesene oğlum.''

''Uykum var.''

''Ne zaman yok ki zaten anasını satayım.''

Tatlı uykumun kollarına düşerken Jisung'a cevap vermeyi es geçmiş, küfürler ede ede sınıftaki diğer arkadaşlarımızın yanına gitmesine vesile olmuştum.

Jisung aynı hikayeyi diğerlerine de anlatıyorken sınıf kapısı açıldığında herkes susmuştu, ben de kafamı kaldırma zahmetinde bulunmuştum.

Sayısal sınıfından gelme bir nöbetçi öğrenci bize iğrenir gözlerle bakıyordu. Ta ki Yeonjun ''Ne bakıyorsun üvey evlat? Derdin neyse söyle.'' diyene kadar.

Nöbetçi yakasındaki kartı düzeltirken sınıf arasında 'sayısalcı ağzı' olarak geçen tondan konuşmaya başlamış, başka bir lisenin öğrencilerden oluşan müzik grubunun aşağıda, konferans salonunda olduğunu söylemişti.

''Dersiniz boş diye sizi indirebiliyoruz. En uygun sınıf sizmişsiniz. İdare sizden az da olsa disiplinli olmanızı bekliyor, ona çok yanlış bir beklentide olduğunu açıklamaya çalıştım ancak nafile.''

Nöbetçi öğrenci son kelimelerinin ardından sınıftan çıkıp gittiğinde Yeonjun en önden koltuk kapma felsefesi yaparak kapının koluna sarılmıştı.

Herkes konferans salonuna neredeyse koşturarak inerken ben oldukça geriden, insan gibi yürüyerek gidiyordum. Ne kadar yavaş olduğum konusunda küfürler yesem de umursamadan kendi işime bakıyordum işte.

Konferans salonuna indiğimde Jisung'un en arkalarda bir yerde hem kendine, hem de bana bir koltuk kaptığını fark ettim. Klasik adımlarımla onun yanına gittim. Kucağına gelişigüzel atmış olduğu meyveli sodalardan birini bana uzattı yanına oturduğumda.

''Al iç, puşt.''

''Eyvallah.''

''Bak işte, ben sana böyle iyilikler yapayım, karşılığı da bir şey anlatırken siklenmemek olsun. Acımasızsın dünya.''

Dişlerimin arasındaki renkli kamışı ezerken başımı sağ elime, dirseğimi de oturduğumuz kırmızı koltukların kol koymak üzere tasarlanan kısmına dayatmıştım.

''Bana felsefe yapma, sikmeyim elini kolunu Sung.''

Jisung söylediğimin üzerine bana el hareketi çektiğinde ona doğrudan bir bakış atmış, ardından önüme, sahneye dönmüştüm.

''Ee hani grup amına koyayım?''

Ön koltuğumdaki Jeongin isyankar bir tondan söylendiğinde sahnedeki perde hareketlenmiş, arkasından omzunda gitar asılı bir çocuk çıkıvermişti.

Çocuk mor saçlarını geriye yatırmış, çeşitli yerlerine zincirler asmış, kulaklarına -büyük ihtimalle 10dan fazla- küpe takmıştı. Baygın bakışlarla Jeongin'den tarafa baktı.

''Burada grup amına koyayım.''

——
minho ve grubu skapova vibes

yok korkularım, hyunhoWhere stories live. Discover now