1

40 6 8
                                    

Her şey benim için yeni başlıyordu. Yeni okul, yeni hayat ve yeni öğretmenler. Arkadaşlar nerede mi? Bilmem, ben de bilmiyorum neredeler. Bu yeni başladığım okulda sınıfımı bilmiyordum. "Tanrı aşkına, hangi sınıftayım?" diye mırıldanırken bir listede adımı gördüm ve o sınıfa doğru ilerledim.

Sınıfa girdiğim ânda geri çıkmak istedim. Çünkü eski sevgilim Hyunjin oradaydı. O an o kadar çok gitmek istedim ki, hiç bir şey beni tutamazdı ama öğretmen sınıfa girdi, ben de sınıfta kalmak zorundaydım.

"Sen yeni öğrenci olmalısın, kendini tanıt bize" dedi bana öğretmen.
Utancımdan ne yapacağımı şaşırmışken bir de böyle bir söz duymuştum. Şaka mıydı bu? Her neyse, tanıtmak zorundaydım.

"Adım Bangchan, dediğiniz gibi yeni öğrenciyim" diyip öğretmenden izin alıp sırama geçtim.
Hyunjin hemen önümdeydi. Ne yapacaktım? Hiç bir fikrim yoktu. Kalkıp gitmek istiyordum. Hyunjin ile bazı sebeplerden dolayı ayrıldık ve bir daha yüz yüze gelmek istemedik, daha doğrusu gelemedik. Hyunjin'in yanında biri vardı, doğruyu söylemek gerekirse kıskandım ama onun umrunda değildim.

Ders bitti, öğretmen sınıftan çıktı ve sınıftakiler yanıma geldi.
"Chan, hoşgeldin! Ben Changbin" dedi Changbin, ardından biri daha konuşmaya başladı.
"Hey! Hoşgeldin. Ben de Jeongin, yanımdaki sevgilim. Seungmin" memnun oldum dercesine başımı salladım.
Sınıftakiler ile tek tek tanıştıktan sonra Felix ile kantine gitmiştim. Felix çok cana yakın biri, çok sevmiştim onu. Tahmin edin arkamızda kim var? Doğru! Hyunjin var arkamızda, Felix'i dövecek gibi bakan bir Hyunjin.
Felix ile bir masaya oturduk ve sohbet etmeye başladık. Bana bir soru sordu.
"Hyunjin'i tanıyor musun? Yoksa bahsettiği Chan sen misin?" dedi bana Felix.
"Nasıl? Bahsettiği mi?" bahsettiği dediği ânda çok değişik hissetmiştim. Felix konuşmasına devam etti.
"Evet, Chan diye bir çocuktan bahsediyor hep. Sadece ayrıldığı zamanı anlatmıyor" Felix'e anladım gibisinden kafamı salladım.

Diğer dersler gelip geçti, Hyunjin yüzüme bile bakmıyordu. Aynı şekilde ben de onun yüzüne bakmadım.
Changbin yanıma geldi ve soru sordu bana.
"Chan, nerede oturuyorsun?" dedi. Ben de elimle gösterdim, gözüküyordu evim buradan.
"İstersen beraber gidelim, benim evim hemen yanında, bak" işaret etti. Gerçekten de evi yani başımızdaydı.
Çantalarımızı aldıktan sonra eve doğru yürümeye başladık. Eve girmeden önce görüşürüz diyip evlere gittik.
Sonunda evime gelmiştim. Babam ile kalıyorduk, babamı çok sevdiğimi söyleyemem. İçki bağılmısı piçin teki. Okuldan verdikleri önemsiz ödevleri yaptım, sonra yatağa yattım. Biraz tavana baktıktan sonra uyuya kalmıştım.

Sabah istemeden de olsa kalkmıştım. Okul kıyafeti ile gitmem ölüm benim için ama mecburen gitmem gerekiyor. Üstümü giyip çantamı tek koluma taktım ve odadan çıktım. Kanepede uzanan babama baktım, içmiş yine ev bok kokuyor resmen. Umursamadan evden çıktım ve okula doğru yol aldım.
"Chan!" diye bağırdı Changbin.
"Efendim bin?" diyip arkamı döndüm.
"Vayy, lakabımı nereden biliyorsun aslan parçası?" omuzuma vurarak konuştu.
"Acıdı lan" diyip gülmeye başladım.

10 dakika bile sürmeden okulun önüne geldik. Jisung yanımıza geldi, hepsine bir sigara uzattım.
"Sen de mi içiyorsun lan?" diyip elimdeki sigarayı aldı Jisung.
"Yok kanka eğlencesine taşıyorum" dedim ve ardından sigarayı yaktım.
"Bana da verin çakmağı" diyen Changbin'e çakmağı uzattım.
"Baksanıza, Felix'in sevgilisi var mı?" sigara dumanını üflerken konuştum.
"Yok, niye sordun?" gülerek konuştu Jisung.
"Öylesine sordum" tekrar konuştum.
"Hadi hadi zil çaldı çabuk sınıfa çıkalım" sigarayı elinden atarken konuştu Changbin.
"Korkak çıktın lan sen de" elimdeki sigarayı atıp okulun içine doğru yürüdüm.
"Boş yapmayın hadi" dedi önden giden Jisung.

Hiç istemesemde Hyunjin'in arka sırasına oturdum. Bir ânda Hyunjin arkasını döndü ve soru sordu.
"Felix'i mi seviyorsun sen?" sinirli gözlerle konuştu Hyunjin.
"Ne alaka? Hem sanane bundan" dedim ve Changbin ile Jisung'un arka sırasına geçtim.
"Ödevi yaptınız mı?" dedim ikisine.
"Ödev mi vardı lan?" diyip arkasını döndü Changbin.
"Ben yaptım" dedi gözü Minho'da olan Jisung.
"Ben bir tane daha yapmıştım şu yazı ödevini, bir tanesini sen al Changbin" dedim ve dediğim gibi Changbin yanaklarımı sıkmaya başladı.
"Canım arkadaşım benim ya" omzuna bir tane vurdum Changbin'in.

Öğretmen sınıfa girdi ve ödevlere tek tek baktıktan sonra serbest bıraktı.
"Arkadaşlar, yarın piknik var hazırlıklı gelin" dedi öğretmen sınıfa dönerek.
Jisung arkasını döndü ve konuşmaya başladı.
"Geliyorsun lan değil mi?"
"Geliyorum tabii lan" diyip Jisung'un omzuna vurdum.

Do you think love was impossible?حيث تعيش القصص. اكتشف الآن