✨️✨️Elimdeki kitapları sıkı sıkıya tutarak koşarken bir yandan da elimdeki telefonu cebime koymaya çalışıyordum.
Dolmuştan iner inmez hemen koşmaya başlamış ders saatini çoktan geçen yelkovana küfürlerimi sıralamaktan asla ama asla geri kalmıyordum.Tek umudum o şahsa yakalanmadan derse girmek ya da etüt salonuna çıkıp ders çalışıyormuş gibi yapmaktı.
Yoksa ayvayı yerdim."Melek kızım yine mi geç kaldın."arkamdan bağıran Rıfat abiye "Evet Rıfat abi evet."dediğimde güldüğünü duymuştum.
"Bu gidişle olimpiyatlara katılırsın."arkamdan hâlâ bağırırken gülmeme vakit yoktu.
Haklısın da şimdi Rıfat abi. Olimpiyatlara katılsam birinciliği kimseye vermem.Koşuyla değil güzelliğimle.
Dershanenin önüne gelene kadar kan ter içinde kalan ben elimdeki kitaplarla dolu poşeti duvar dibine bırakıp biraz soluklandım.Nefes nefese kalmış ve terden sucuk gibi olmuştum ayol.
Alnımı elimin tersiyle sildim ve kol saatinden saate baktım.Tam tamına on dakika gecikiyordum. Ne yapıp edip onun gözüne görünmeden üçüncü kata çıkmalıyım.
Allah'ım sen bana yardım et tamam mı? Bu sefer tonlarca ödevden kurtulamayacağım gibime geliyor çünkü.
Her zaman yaptığım şeyi -kendime dua etmeyi- sonlandırdım. Daha fazla vakit kaybetmeden benden ağır olan poşeti elime alıp dershanenin kapısını açtım.
Merdivenleri teker teker çıkarken nefeslerim hâlâ düzene girmiş değil ve adım atacak halim kalmamıştı.
Bir de okumanın kolay olduğunu söyleyen türünün emsal örnekleri var ya, alıp kafalarını duvara sürtesim geliyor.
Bak halime, beni görenler tükenmiş bana insan demeyi bile çok görür. Ama hepsinin sorumlusu sadece biri.Yemin ederim gözüm kesmiyor üçüncü kata çıkmaya. Ofladım.
Sadece bu dershaneye bir asansör istiyorum o kadar. Çok şey mi istiyorum Allah aşkına? Ama asansör yapılsa da asansörü sadece öğretmenlerin kullanacağına adımın Melek olduğu kadar eminim. Kendilerini çok fazla Kaf dağının tepesinde gören öğretmenlerin toplu buluşma mekanı burası işte. Yargı Dershanesi...Adında meymenet yok.Son basamağı da çıkıp odasının sağ tarafta olan Demir hocaya yakalanmamak için tekrardan dualarımı esirgemezken başımı hafiften duvar arkasından çıkardım.
Camla kaplı odasında koltuğun boş olduğunu görünce içimden sevinç çığlıklarıma bir son verip artık derse gitmemin bilinciyle onun odasından gözlerimi çekmeden sol tarafa doğru adımaldım.
Ne demiş atalarımız: "Emek vermeden yemek olmaz!"
Şu anki konumuzla ne alakası var bilmiyorum ancak çok da takılı kalmaya gerek yok.Etrafa iyice baktım. Onun varlığına dair bir şey bile yokken stresten kasılan bedenim gevşeyip yüzümde başarmamın verdiği bir gülümseme oluştu. Ben Melek Arıcı, kaybetmem kazanırım.
Sen beni yakalayabileceğini mi zanettin canım hocam? Canım mı? Öğk, midem bulandı.
Omuzlarını dikleştirip başımı önüme çevirirken attığım adımdan sonra bedenimin iri bir bedenle çarpışmasıyla içime derin bir nefes çekip geriledim.
Korkudan bedenim kasılırken çarpıştığım kişiyi görmemle stresten kasılmaya başladım bu sefer de.
"Bu saate kadar nerede kaldığınızı sorabilir miyim Melek Hanım." O nahif ses...

YOU ARE READING
DERSHANE HOCAM ✔️
Teen FictionDÜZENLENİYOR! ANCAK YENİ BÖLÜMLER OLACAKTIR! "Koca bir ego yığınından başka hiçbir şey değilim. Teşekkürler." • Sert bir nefes verdi. Elindeki kalemi masaya belli aralıklarla vurup "buradasın, konu kapandı." demişti. "Hayır değilim." "İnada bağlama...