Giriş

86 14 124
                                    

11.08.2022 Perşembe.

Bir yola girdim ve bu yol beni nereye götürecek, nereden sapacam, nasıl bir sona ulaşacam bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, bilmediğim bir yola girmek, takılıp düştüğüm taşlarını ezberlediğim yolda ilerlemekten daha iyidir.
Zihnimde sayısız gün boyunca o tavanı izleyen adamı kinimle ektim şimdi biçme zamanı.

Bu hikayede hiç kimse "temiz" değildir.
Ve unutmayın ki "temizlik" görecelidir :)

Hoşgeldiniz🤍

Tavanı izliyordu.
Saatler önce oturduğu kalabalık şimdi zihninin içinde, kendiyle savaş halindeydi.

Aldığı nefesin bile hesabını yapan bir adam, cevabını veremediği soruların hesabını nasıl yapıyordu?

"Daha ne kadar sürecek olum bu!" diye soran Kürşat'ın sesi yankılanıyordu kulaklarında.
Tavanı izliyordu.
Gözleri saatler önce devirdiği şişenin kızarıklıklarına bürünmüştü. Devirdiği şişeler sesleri susturmaya yetmiyordu artık.
"Sözünden dönmezsin bilirim. Vefa senin için her şeyden öncedir, senin vefan seni de geçti Ali." bu defa ona yöneltilen bıçak Rıdvan Abi'dendi. Bu gece bi masaya dağınık oturmuş paramparça kalkmıştı.

Oda bomboştu. Kafasının içi kalabalık.

Tavanı izleyen gözleri masaya çevrildi. Cam orta sehpanın üzerinde duran parlak, gümüş-siyah renk taşlardan özel yapılma satranç taşları masada dağılmış duruyordu. Taşlar onun kadar dağınıktı. Siyah paketine uzanıp çıkardığı bir dalı dudaklarının arasına yasladı, gözleri çakmağı ararken sabah Kürşat ile yarıda bıraktığı oyuna takıldı. Birkaç hamlesi kalmıştı. Şahın bulunması gereken karenin üzerinde duran siyah mat çakmağı aldı ateşiyle sigarasını tutuşturdu. Odanın içinde yayılan duman gibi kafasında tekrar eden soruları dağıtmak istedi.

01:49
Ardı ardına yaktığı sigaralara sığındı. Bir camın önünde şehrin ışığı dışında karanlık bir odada yaktığı her sigarada tutuştu, yaktığı her sigarada kül oldu.
Geçmiş önüne serilmiş, içi görünmez bir kuyu gibi onu içine davet ediyordu. Oysa o kuyunun ta kendisi olmuş, taşları birer birer üzerine devrilmişti.

02:21
Geçmişi bu kez onu bir mezarın önünde karşıladı. Soyismini taşıdığı mezar taşının önündeydi bu defa. Dilan Karadağ.
Bir soyad ona hiç bu kadar ağır gelmemişti. O mezara yıllar sonra gitmişken ettiği yemini hatırladı.

03:11
Fildişi renginde bir duvarın önündeydi. Dakikalar önce oğluna sevdiği yemeği pişiren kadın, duvarları kanına bulamıştı. O kan geçmişinden sıçramış geleceğin sayfalarına bulanmıştı.

Masanın üstünde titreyen telefonla geçmişin cehenneminden sıyrılıp telefona baktı.
Ceyda.
Telefon elinde saniyeleri devire devire çaldı. Telefonu açtığında kadının derin bir nefes alarak "Ali," sesi odada yankılandı.
"Efendim Ceyda." telefon hoparlörde sehpanın önündeki tekli koltuğa oturdu. "Gelmedin? Kürşat'ı aradım açmadı işiniz bitmedi mi?" diye sorularını sıraladı kadın.
"Ofisteyim merak etme. Babaya söyle sabah erkenden toplantıya girecem ona hazırlık yapıyorum beklemesin beni." dedi. Kan çanağına dönmüş gözlerini sehpadaki taşlardan ayırmadan. "Kaç gündür bu işlerle uğraşıyorsun, uyumuyorsun Ali ne zaman bitecek artık bu!" diye söylendi kadın sitemle.

"Merak etme Ceyda bitti. Yat uyu sen hadi. İyi geceler." diyerek cevabını beklemeden telefonu kapattı.

Bitti.

Eline aldığı piyonu son kareye getirerek oyuna son kez göz gezdirdi. "Bitti." dedi kendi kendine.
Yüzünde hangi hissi belirttiği bilinmeyen bir tebessümle arkasına yaslandı.
"Şah ve mat."

-Giriş Sonu-

Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere 🫶🏼

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 15, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ŞebWhere stories live. Discover now