1

392 17 574
                                    

Selam, n'aber?

Buraya başlama tarihinizi yazar mısınız?

Kendimi daha fazla tutamayarak haşmetlilerimin hepsini aynı evrene topladığım bir kitap yazmaya karar verdim, çünkü why not??

İlk bölüme bölüm adından da anladığınız gibi mükemmel pozitif başlıyoruz. (!)

Umarım severek okursunuz.

İyi okumalar.

🏀💝

Alperen elindeki kaşığı çorba dolu kaseye daldırdıktan sonra karşısındaki genç kıza uzattı. Kızdan "Yemek istemiyorum." cevabını alınca "Hadi bebeğim, bak çorbanı bitir en azından." dedi kibar bir ses tonuyla.

Zeynep "Alperen, yemek istemiyorum, dedim işte, zorlama." dedikten sonra oturdukları tahta masadan kalkıp ilerlerken elindeki kaşığı kaseye geri bıraktı Alperen.

Aklına gelen şeyle oturduğu yerden kalktı ve "Ama yemen gerekiyor." dedikten sonra kucağına aldı sevgilisini. Bir kolu, genç kızın bacaklarının altından geçerken, diğeri sırtında duruyordu.

"Ne yapıyorsun Alperen? İndir beni." "Hayır, yemeğini yiyeceksin." "Tamam, yiyeceğim. İndir hadi." "Hayır, önce yemeğini yiyeceksin, sonra indiririm." "Of Alperen ya, yemek istemiyorum." "Yemezsen ilaçlarını içemezsin, ilaçlarını içemezsen iyileşemezsin, ben hasta bir sevgili istemiyorum."

Zeynep, Alperen'in son dediğinden sonra birkaç saniye yüzüne baktı ve "O zaman kendine hasta olmayan bir sevgili bul." dedi net bir sesle. "İndir beni."

🏀💝

"Zeynep," dedi Alperen, koltukta onun yanına oturduktan sonra. Ona arkasını dönen sevgilisine baktıktan sonra kafasını omzuna yerleştirirken "Trip mi atıyorsun bana?" deyişine karşılık olarak "Yo, ne alakası var?" dedi Zeynep.

"Ne o zaman bu tavır?" "Ne tavrı Alperen? Bana 'Hasta bir sevgili istemiyorum.' dedin, ben de 'Tamam.' dedim. Ne yapmamı bekliyorsun, hasta olmayan sevgilini kendim mi ayarlayayım sana?" "Bana hasta olmayan sevgilimi geri vermeni istiyorum."

"Ben istemiyor muyum sanıyorsun? Ama olmuyor işte, iyileşemiyorum. O lanet ilaçlar hiçbir işe yaramıyor, gün geçtikçe daha kötü hissediyorum kendimi. Sana belli etmemeye çalışmaktan da çok yoruldum artık, bunaldım, anlıyor musun?"

"Ben yordum yani seni, öyle mi? Bunaldın?" "Sen değil tabi ki, ama her şey çok üst üste geldi. Ya görmüyor musun ben sana da zarar veriyorum, bugün antrenöründen kaçıncı azarı yedin benim yüzümden? Anla artık Alperen, ben sana iyi gelmiyorum."

"Nasıl karar verdin peki buna?" dedi Alperen ciddileşerek. Zeynep, onun ciddi sesini duyunca yüzünü ona dönerken "Benim de fikrimi aldın mı? Benim hayatım ya hani." diye devam etti. "Antrenörden yediğim azarlar umurumda değil, onun bozduğu moralimi sen bir gülüşünle toparlıyorsun çünkü. Ya ben seni seviyorum, başka hiçbir şeyin önemi yok benim için. Bunu anlamamakta neden bu kadar direniyorsun, biz niye sürekli bu konuşmayı yapıyoruz Zeynep?"

"Biz sürekli bunu konuşuyoruz, çünkü ilerleyemiyoruz. Hep kendinden vererek, beni mutlu etmeye çalışarak mutlu olamazsın Alperen. Senin benden önce düşünmen gereken bir kariyerin var, birkaç ay sonra gideceksin zaten. Neyi zorluyoruz ki?"

Alperen, ellerini kıvırcık saçlarının arasından geçirdikten sonra "Peki, var mı bir çözüm önerin?" deyince "Ayrılalım, böylesi ikimiz için de daha iyi olacak." diye cevap verdi Zeynep, bakışlarını kaçırarak. "Benim için senin olmadığın hiçbir seçenek iyi değil ama madem sen öyle istiyorsun, ayrılalım."

Harem Hoop'sWhere stories live. Discover now