3. ÇOCUKLUĞUMUZ

377 108 324
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.
İyi okumalar!

Instagram: arssnoctis & lalelerindenofficial

In The End ♪



İki Ay Sonra...




Tik tak...

Zaman su misali akıp gidiyordu.

Siz giderken yüreğimin kırılma seslerini, kalbimin çığlıklarını, dertlerimin isyanını duydunuz mu? Siz giderken çiçeklerin yanık kokusuyla yağmur kokusunun birleşimi ile oluşan o kokuyu aldınız mı? Siz giderken bazı sonların yeni bir başlangıç olduğunu gördünüz mü?

Evet, bazı sonlar yeni bir başlangıçtı ve ben yeniden başlamıştım hayata, Ayaz ile...

Onun bana gökyüzünü hediye ettiği günden beri kalbimde bir çiçek büyüyordu, zambak çiçeği büyüyordu...

"Yıldızları sever misin?" demişti bana bir gün.

"Çok severim." demiştim ve o da o an benim gözümün içine bakıp kalbime dokunan o bakışını atmıştı.

"Ben de çok severim." Öyle güzeldi gözleri, öyle hassas ve kırılgan bakıyordu ki bana... Sanki bir cümlemle ya gözlerine yıldızlar düşecekti ya da solacaktı gözlerinin kahverengisi. "Sen de yıldızlar gibisin, Güvercin." dediğinde gözleri dudaklarıma kaydı. Yutkundu, tekrardan yanaklarıma ve gözlerime baktı. "O kadar parlaksın ki ışığın bana bile yansıyor."

Huzur doluydum, damarlarımda kan değil de huzur akıyordu sanki. O dereceydi onun yanındayken kendimi içinde bulduğum bu huzur.

Pazar günü akşamı bir mesaj aldım yine ondan, yağan karı görüp görmediğimi sormuştu ve ben lapa lapa yağan karı henüz görmemiştim. Ayaz'ın mesajları ile cam kenarında buldum kendimi. İşte âşık olduğum kar taneleri... Hepsi birbirinden güzeldi, oldum olası kışı severdim çünkü iz bırakabileceğimiz tek mevsimdi kış. İlkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde iz bırakamazdık ama kış böyle değildi. Kış mevsiminde dokunduğun, bastığın her yerde iz kalırdı. İzleri seviyordum.

Tekrar Ayaz'a yönelip yeni gördüğümü yazdım ve gönderdim. Mesajımı görmesiyle beni araması bir oldu ve ben aramayı açıp telefonu kulağıma götürünce de burnunu çekti. "Nasılsın?"

"Ben iyiyim de sen hâlâ kırılıyorsun." Bunu dediğimde gülümsediğinden adım gibi emindim ve o gülümsemeyi görmek isterdim. O sessiz kalırken sırtımı cama yasladım, gözlerim hâlâ dışarıdaydı. Gökyüzünü ve etrafı izlerken Ayaz'ın sessizliğini dinlemeye başladım ve çok geçmeden bozdu bu sessizliği.

"Daha önce de dediğim gibi hastalanmaktan nefret ediyorum." Hastalığı ona inat yapıyormuş gibi hapşırmaya başladı. "Bak bu da mesajı bana. Ben de senden nefret ediyorum, diyor."

"Çok yaşa," derken pencereden uzaklaşıp yatağımın üzerine oturdum. Ayaz daha konuşmaya başlamadan bir kez daha hapşırdı, bir kez daha... "Çok yaşa, ölümsüzlüğü bulacaksın şimdi."

LALELERİNDEN SERİSİWhere stories live. Discover now