KONUŞAN HAİN

7 3 0
                                    

KONUŞAN HAİN

Günlerin birinde hena nın annesi çatıyı onarmak için çatıya çıkar hena ise o sırada içerde kazanın yanında çorba yapıyor dur hena nın annesi elindeki aleti düşürür yakın yere düştüğü için yaşlı kadın alete uzanır ama dengesini kaybederek yere düşer dışardan bir çığlık sesi duyan hena çorbayı bırakıp annesinin yanına fırlar

- annecim noldu iyi misin neyin var

Annesi hissettiği acıdan konuşamaz haldedir ayağı yara bere içindeki kadın acı ile inler onları gören komşuları hena ve zavallı annesinin yardımına koşar henayla kadını içeri götürür ler yarasını sararlar ama bir türlü annesinin acısı dinmez komşuları bir ebedir ve hena nın annesinin neye ihtiyacı olduğunu biliyordur

- kuzum annenin acısı ancak gümben otu ile geçer bu şifalı bir ottur ancak bende hiç kalmadı

 hena söylediklerine umutla bakar

- nerdedir bu gümben otu ebe anne

- kuzum ormana gitmen gerek biraz derinlerde bulursun

Hena alal acele hazırlanır tam gidecekken ebe onu durdurur

- dur hele yavrum seni kız başına korumasız yollicak kadar bunamadım tut şunu bakim

Ebe hena nın eline bir tüfek tutuşturup yollar hena ormana varır ormanda gümben otunu ararken üstünde papağan olan bir ağaç görür papağan onu görür görmez bir yere yetişiyormuş gibi acele ile uçup gider hena papağanın az önce durduğu ağaca yaklaştı meyveleri görünce canı çekti hazır ormana gelmişken taze meyve yemek isteyen hena meyveye uzanır ve tam meyveyi koparacakken bir papağan sesi duydu  daha önce ağacın üstünde gördüğü papağandı bu

- onu yeme onu yeme

Diyordu papağan  

Hena şaşkınlıkla konuşan yeşil kuşa baktı

- sen sen mi konuştun yoksa ben deliriyorum muyum

Delirdiğini düşünen hena kuşun konuşmasını tedirginlikle bekledi kuş konuştu

- o zehirli zehirli yeme onu

-demek sendin konuşan bende kafayı yediğimi sandım

Diyip bıyık altından gülmüştü onu uyaran papağanı dikkate alıp meyvelerden yemedi ve gümben otunu aramaya devam etti otu buldu ve ihtiyacı kadar topladı eve dönmenin zamanı olduğunu düşünüp gitmek istedi ama hangi yoldan geldiğini hatırlamıyordu  sağa mı gitmeliydi yoksa sola mı bilmiyordu ama bildiği bişi vardı o da kaybolduğuydu papağan omzuna kondu ve gene konuştu

-yolu biliyorum gel benle gel benle

Hena nın yapacak başka bir seçeneği yoktu yeşil papağanı takip edip burdan çıkacaktı papağan uçtu ve ona yol göstermeye başladı hena

- neden beni daha derinlere götürüyor bu

 diye söylendi ağaçların üstünde duran iki sincap onları gördü ve konuşmaya başladılar kendi aralarında

-hey baksana bu bizim Leopara için çalışan iki yüzlü ahmak kuş değil mi

Diğer sincap bildiği dedikodu yu arkadaşına heycanla anlatmaya başladı

-Leopar yaralanmış koşamıyor papağan ona yemek götürüyormuş

onu dinleyen sincap sözünü kesti

- neden hala o Leopara çalışıyorki ?

- kendine koruma olması için eğer o Leopar denen koruması olmasa bizden çaldığı her cevizin hesabını sorardım ona

Dikkati dağılmış sincap hena ya bakıyordu

- sence o insanı nereye götürüyor

- bilmiyorum ama Leopara götürüyor olabilir

-ona yardım edelim mi

-saçmalama ağaçları kesip bizi yuvamızdan edenlere yardım etmem ben

-sanırım haklısın

Diye karşılık verdi sincap yürümekten hitap düşmüş hena daha fazla sabredemeyip hala uçan kuşa sordu

-daha ne kadar kaldı

-geldik geldik

Diye çırpındı papağan hena onu bir mağara nın önüne getiren kuşa anlamsızca baktı Mağaradan gelen bir ses işitti kalbi olduğundan daha hızlı atamaya başladı Mağaradan bir Leopar çıktı hena tüfeğine sığındı papağanın onu kandırıp tuzağa çektiğini anlamıştı Leopar çıldırmışcasına hena nın üstüne atlamak için hırlamaya başladı hena tüfeğini çekti ve bir el ateş etti korkan yaralı Leopar geri çekildi kurşun papağana denk gelmişti acı içinde kıvranıyordu papağan hena koşmaya başladı ve kaçtı Leopar yaralı olduğu için peşinden gidemedi kan kokusunu alan Leopar yaralı kuşun yanına gitti ve böylece papağan Leopara yem olmuş oldu.

Konuşan hainWhere stories live. Discover now