SUYUN MAVİSİNE HASRET TOPRAK

5K 537 177
                                    

Bir arkadaşımın "anneler günü hediyesi olarak bana Saklı Sızıyı" ver isyanıyla yeniden yayınlıyorum.
Okumayan ve şu an ilk kez okuyacak arkadaşlarım umarım seversiniz💙

Kalbinde insana, hayvana, doğaya zerre sevgi ve merhamet besleyen tüm kadınlarımızın anneler günü kutlu olsun. Dokunduğunuz yere çiçek ekiyorsunuz canım kadınlar, hiç bırakmayın bunu yapmayı🌺💐🌹🥀🌷🪷🌸🏵️🌻🌼

NOT: Tek bölümlük kısa bir kurgudur!!!


Sabah güneşi ufku yarıpta İzmir'in sokaklarını aydınlatmasıyla başlardı insanların sesi. Seher vaktinin bereketine inanılan, ilk iş dükkanlarını açan ahalinin evrenine götürüyorum sizleri. Az olanın kıymetinin bilindiği, paylaşmanın sevincini kucaklayan kalplerin zamanına...

Lanet gibi üzerlerine çöken savaşta, yaşam ve ölüm arası hayata tutunmaya çalışan masumların mahallelerine uzanacak hikayemiz. Kanın içine doğmuş bebekler vardı takvimin bu yaptaklarında. Bıyıkları bile terlemeden şehit olan oğlan çocukları, eşine, babasına doyamamış kız çocukları doluydu topağın üzerinde.

Ama yine de tutunmak için, yaşamak için, umudun varlığını korumak için canla başla savaşılan bir dönemde saklı, gizli bir yürek çarpıntısıyla tanıştırmam gerekiyor herkesi.

Genç adam babasından yadigar üniformaya bakıp, göğsündeki al bayrağa dudaklarını bastırmış öyle çıkmıştı odasından. Bilirdi anasının kınalı elleri o sofraya oturmadan değmezdi ekmeğin kanadına. Namaz örtüsünün de aklığıyla yüzüne nur vurmuş kadın gülümseyerek karşıladı yine şükür sebebi evladını. Ahmet Emin'de o tebessüme teşekkür olarak ak saçlarının başladığı noktaya dudaklarını yasladı.

Nimete hürmet edilen, israfın günahından korkulan zamanların insanlarıydı onlar. Sevginin hunharca tüketilmediği, hak ettiği değerin misliyle ödendiği, acıyla pişirilmiş zamanlar...

Genç adam baba emaneti mesleğine yol almak için evden çıkmıştı. Evlerinin tam karşısında ki komşularında bir hareketlilik vardı. Ahmet Emin severdi bu yaşlı Rum kadını. Tatlıydı dili, neşeside sepiciydi.
Kapının önünde eski olduğu her halinden belli iki bavul ve küçük yaşlı kadını sarmalayan bir beden çekti dikkatini. Sırtının tamamını kaplayan başak sarısı saçlar yüzünü örtüyordu, göremedi.

Zaten yaşı genç, bekar bir adamında bir hanıma dikkatle bakması edep çizgisini geçerdi. Yoluna döndü o yüzden.
İki üç adım atmıştı ki anasının sesini işitti kulakları.

"Ahmet'im, evladım öğle öğünü unutmuşsun yavrum."

Adam tebessüm ederek gerisin geri dönmüşken bir şey oldu. Hiç anlamadığı, nereden geldiği belli olmayan bir sızı kondu göğsünün sol yanına. Halbuki sadece seslere dikkat kesilen komşularıyla çarpışmıştı gözleri.
Başak sarısı saçları toka tutmaz gürlükte, gözleri Ege'nin mavisinden çalınıp da irislerine yerleşen bir yüz düşmüştü bakıtığı yöne.
Biraz önce tombul Rum komşusunu sarmalayan, bavullara bakınca da kalıcı olduğu anlaşılan, Allah'ın kudretini gösteren güzellikte bir kız...

Hemen çekti bakışlarını Ahmet Emin. Yakışır mıydı onun gibi adama bir dilberi süzmek?
Anasının uzattığı çıkını kavradığı gibi adımlarını hızlandırdı. Askerleri onu beklerdi. Atış talimi yaptıracaktı yeni kurt yavrularına.

Bütün günü karargahta talim de geçirdi genç adam. Bir saniye soluklanmadan pestilini çıkardı bedeninin. Olurda eziyete dayanamaz, usuna düşen maviliği zihninden atar diye. Canı çıktı da bir çift göz çıkmadı saplandığı yerden.

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: May 12 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

SAKLI SIZITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon