1- Kayboluş

51 10 49
                                    

      Elveda diyecek kadar cesursan,
    hayat seni yeni bir merhaba ile     
    ödüllendirir.



Öfke, kırgınlık, çaresizlik, kimsesizlik, yalnızlık...

İliklerine kadar yaşamıştı Kayra bu duyguları. Günler önce gördükleri o kadar ağır gelmişti ki ona, kırgın yüreği artık bu hayatı kaldıramıyordu.

Usul usul çöktü soğuk toprağın üzerine. Elini mermer mezar taşının üzerine uzatıp, başını öne eğdi.

"Dayanamıyorum."

Damlalar bir bir firar ederken gözlerinden, kabullenmek istemiyormuş gibi sağa sola salladı başını.

Bir hıçkırık koptu dudaklarından. Buna eş zamanda, göğün yarılırcasına gürlemesi bir oldu. İrkilir gibi oldu genç kız. Elinin altındaki beyaz, soğuk taşı sıktı. Günlerdir içini yakıp kavuran acıyı, soğuk toprağın altında yatan kadına fısıldadı.

"Evlenmiş, bir yuva kurmuş. Üstelik ona benzeyen çok güzel bir kızı olmuş, anneanne."

Genç kızın gözyaşlarına eşlik etmek ister gibi, bulutlar da usul  usul döküyordu damlalarını.

"Neden kimsenin hayatına sığamıyorum? Neden ikisinin de gözünde, bir çöpten farksızım? Kime, ne yaptım ki ben? Neyin cezasını çekiyorum?

Daha fazla konuşamadan boğazı düğümlendi. Ağlamaları şiddetli bir şekilde arttı.

Hani derler ya,

'Baban yoksa; günlerin sönüktür, gecelerin hep özlemdir. İmtihanın büyük, hayat üzerine koca bir yüktür. Gülüşlerin öksüz, sevincinin boynu büküktür.

Daha doğmadan yük olmuştu Kayra, babasının omuzlarına. Daha doğmadan boynu bükük bırakmıştı onu bu dünyada.

Annesi sevinç içerisinde hamile olduğunu onunla paylaştığında, tek yaptığı bir korkak gibi kaçmak olmuştu.

Bu terkediş, Kayra'nın hayatında son olmamış, diğer gidişlerin önünü açmıştı.

Annesi de babası gibi kaçmayı tercih ettiğinde, daha altı yaşındaydı Kayra. Gitmeden önce söyledikleri ise ne kulaklarından, ne de minik yüreğinden silinmemişti.

"Dayanamıyorum." diye bağırmıştı avazı çıktığı kadar. " Sen o adama bu kadar benzerken,  yüzünü görmeye tahammül edemiyorum."

Sonrasında anneannesinin kapısına bir eşya gibi bırakılıp, ikinci kez terkedilmişti. Dönüp arkasına bile bakmadan gitmişti annesi. Ondan geriye ise, sadece Kayra'ya verdiği isim kalmıştı.

Nefes alamıyormuş gibi, soğuk havayı hızlı ve derince içine çekti.

Sırılsıklam olmuştu. Yağmurun ıslattığı siyah, gür saçları yüzüne yapışmış, ağlamasının etkisi ile koyu kahve gözleri kızarmıştı. Başını eğdiği topraktan kaldırıp, gökyüzüne baktı uzun uzun. Yüzüne çarpan su tanelerini umursamıyordu.

"Canım yanıyor. Canım çok acıyor." dedi göğe doğru.

Bir kez daha gök gürledi. Büyük bir gürültü eşliğinde şimşek çaktı. Kayra uzun süre, hareketsiz bir şekilde göğü izledi.

Kararmaya yüz tutmuş, arada bir çakan şimşeğin etkisi ile aydınlanıyordu gökyüzü. Ne kadardır mezarlıkta, anneannesinin mezarının başında olduğunu bilmiyordu. Ağlamaktan gözleri ağrımış, dibine kadar ıslanmıştı.

Hava kararması, kalkmaya niyeti yoktu. Etrafı aydınlatan, mezarlığın yanındaki kırık sokak lambası ve gökyüzünde ara sıra çakan şimşekten başka bir şey yoktu.

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Dec 31, 2022 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

Geçmişin PençesindeNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ