ilk ve son.

242 54 343
                                    

Başlama tarihi?

İyi okumalar.

HAYAL'SİZ

Bazen hayat sizi farklı noktalara sürükler, benim yaşadığım durum gibi.

Zihnimde kalan tek şey dün yatağıma yatıp yarın için olmayacak hayaller kurarken uyumamdı. Gerisi yoktu, sadece uyanacağımı umuyordum ama olmadı ya da ben öyle sanıyordum.

Belki de gerçek dünya ile rüyalarımı karıştırıyordum veya her zaman olduğu gibi kendim yönettiğim lucid rüyalar görüyordum, bilemezdim. Tek bildiğim dediğim gibi, uyuduğumdu.

Gözlerimi açtığımda yelkenlinin arkasında bağlı bir şekilde durduğumu görmüştüm. Soğuk rüzgar tüylerimin diken diken olmasını sağlıyordu ve aynı zamanda saçlarımı uçuşturuyordu. Hava kapalı ve bulutluydu, bulunduğum durum yetmezmiş gibi bu da içimi karartmıştı.

Yelkenli ilerliyordu ve gök gürüldemeye başlamıştı, her seste irkiliyordum. Nereye gittiğimi, nereye götürüldüğümü bilmiyordum, bana zarar vermeyecek olsalar niye burada olurdum ki?

"Kızı, ilerideki adaya bırakabilirsiniz." tek bir ses ve hayatımı değiştirecek bir cümle. Kulaklarımı kapatmak istedim, duymamak. Ellerim, kollarım bağlıydı ve canım acıyordu.

"Neden?" diye bağırdım aniden. Üç çift göz bana döndüğünde kendimi geriye çektim, bedenimi korku salmıştı.

"Nedenini sorma istersen prenses. Bildiğini sanıyordum oysa, sen kralın kızısın. Sence neden buradasın?" diyerek ak sakallı bir adam bana doğru yaklaşmıştı. Boğazım ve gözlerim soğuk havadan dolayı yanarken gözlerim dolmuştu. Başımı eğerek kendimi gizlemeye çalıştım.

Kral? Prenses? Ne zamanda yaşıyorduk?

Başımı hafifçe kaldırdım ve dikleştiedim. "Yıl kaç?" diye sordum aniden.

"Gerçekten olduğun yılı bilmiyor musun Alya? 1812 yılında ve Ocak ayının başlarındayız." demişti diğer yandaki genç adam. Yaşı yirmilerde olmalıydı.

"Beni adaya bırakmanız saçma geldi doğrusu, orada kaçabilirim sonuçta." diye söylendim yine.

"Tek başına olacağını sanıyorsun? T seninle beraber olacak." demişti ak sakallı adını bilmediğim adam. Aksanı değişikti, sesi tok ve kalındı.

"T?" diyerek sorgularcasına sordum.

"Ben, Teo." dedi yandaki adının Teo olduğu öğrendiğim genç adam.

"Alya." dedim düz bir ses tonuyla cevap verirken, sormamıştı ama sormasına gerek yoktu.

Üzerime bakmayı akıl ettim cevaptan sonra. Üzerimde eski zamanlarda giyilen, pembenin tonlarında bir prenses elbisesi vardı. Kolları tüllü, kendisi ise minik noktalarla işlenmiş kabarık ve tüllü bir elbiseydi. Boynu, gerdan kısmını açıkta bırakıyordu.

Hayal'siz- tek bölüm✔️Where stories live. Discover now