1. Bölüm

14 3 1
                                    

'Dolunabildiğin kadardır  senin olan,

Dokunamadıkların koca bir yalan.
                            
                                                                  Zata

"Her sabah alarm gibi öten komşunun horozlarının sesiyle uyandım. Aslına bakılırsa çok uyuyor sayılmazdım çünkü bugün benim doğum günüm ve evet sonunda yirmi bir yaşıma giriyorum.  Peki ben kimim? Aslına bakarsanız ben çok normal biriyim sıradan her gün kalkıp spora giden ordan sonra da babamın öldükten sonra bize miras kalan Parlastar adlı tasarım şirketimizin başında patronluk taslayıp insanlara emir veren bir insanım. Bir abim ve annem onun haricinde canımdan çok sevdiğim iki yakın arkadaşım var. Herkes de olduğu gibi benimde hobilerim var mesela; kitap okumak, müzik dinlemek, spor yapmak ve yemek yemek evet bunlar benim hobilerim ama bir konuyu abartalım kitap okuyorum derken normal bir kaç sayfa kitap okuyup sıkılan ve ona da kitap okudum diyen insanlar gibi değil gerçekten bir kitap kurduyum  romanlara aşığım ve  belki de  bütün okurlar gibi bende onlar gibi bir hayat ve aşk istiyorum ama gel gör ki bu dönemde asla öyle bir aşk yok kalmadı da bir şey daha eklemek istiyorum bu kadar düşünceyi mi desem neyse işte bu kadar şeyi içimden değilde tam aynanın karşısında kendime bakarak yapmam ne kadar da komik değil mi?" Kendimle konuşmayı bırakıp ayağa kalktım odam dağınık mıydı? Evet peki buna hiç şaşırdım mı? Tabikide hayır telefonumun bildirim sesini duyunca yanımda ki komidinden alıp mesaja baktım mesaj Zehra'dandı

"Ne zaman gelmeyi düşünüyorsun ağaç olacağızda burda selisay'cım yeni kök salmadan gel artı."

Mesajı gülmeme neden olurken aklıma saat geldi ve hızla saate baktım '01:29'  oha "bugün Zehra gille sahile gidicektik ya nasıl unuturum" normaldi unutmam son zamanlarda hep bir şeyler unutuyorum.  "Aferin Selisay gerçekten aferin sana tebrik ediyorum seni offf ya" banyoya girip dişlerimi fırçaladım yüzümü yıkadıktan sonra da sanki bunu bekliyormuş gibi telefonum çaldı
"Hay aksi" arayan Beyza'ydı. Açıp kulağıma yasladım " efendim bebeğim" Beyza gerçektende bir bebeğe benziyordu iri mavi gözleri ve minik suratıyla çok tatlıydı. "Nerdesin oğlum sen?" Ses tonuna bakılırsa yine bir şey isteyecekti "yola çıktım şimdi noldu?" Arkadan nefes alma sesi geldi. "O zaman gelirken kırmızı bir sweat al" yine ne yapacak acaba derken çoktan telefonu suratıma kapatmıştı bende üzerime hava sıcak olduğu için şort ve askılı giyip aynanın karşısında nasıl olduğuma baktım. Her şey hazır olduğuna bin kez düşünüp karar verip emin olduktan sonra da çantamı ve telefonumu alıp aşağı indim. Annem televizyonun başında kahve içiyordu "günaydınlar Yasmin hanım" beni duyunca göz ucuyla bana baktı ve geri televizyona odaklandı hayır yani ne vardı bu kadar dikkatli bakınacak yemek yapıyorlardı sadece. Gidip yanağını öptüm "televizyona ayırdığın kadar bana vakit ayırmıyorsun be kadın" hızlıca dönüp bana terlik fırlattı kapıya doğru gülerek koştum ve arkamdan bağırma seslerini duydum. "Sus kız anneyle böyle konuşulmaz hem sen nereye gidiyorsun?" Unutmuştu yine "Zehra ve Beyzan'nın yanına" diye seslendikten sonra arabamın yanına doğru adımladım bir tane motor ve bir de arabam vardı ben de siyah Range rover'ımın yanına gidip kilidi açtım.

ZEHRA'NIN AĞZINDAN

"Off ne zaman gelecek bu selisay yaa" diye sızlanan Beyza'ya ters olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. Sabahtan beri sızlanıp durmuyormuş gibi aklından geçirdiği sinsi planları çaktırmamaya çalışması sanki onu hiç tanımadığımı düşünmesi beni deli ediyordu. Nerdeyse üç saat oldu ama biz hala sahilde çimenlerin üzerine yapışmış bir şekilde Selisay'ı bekliyorduk.  "Ara bakayım bir daha şu kızı gelince onu parçalayacağım" bunu diyince göz devirdim sanki biz hiç bilmiyorduk Selisay gelince boynuna altayıp onu öpücüklere boğacağını şaka maka gerçekten de özlemiştim onu iki gündür telefondan görüntülü konuşmalar dışında doğru düzgün konuşamıyorduk. Nedeni ise Selisay'ın şirkette olmasıydı biz okula giderken o da işe gidiyordu aslında pek haz etmiyordu sürekli insanlara emir yağdırmaktan bıkmıştı yorucuydu onun içinde kimine göre havalı olurken Selisay için yorucu ve sıkıcı bir hayatı vardı Selisay sadelikten hoşlanan hayatını ailesine ve bizlere adamış bir kızdı bildiğimiz gibi çoğu patronlar emirler vermekten  şan şöhretden vesaire zevk alırken bunlar Selisay içi geçersizdi. Gelelim Beyza'ya o ise tam Selisay ve bana zıt bir şekilde enerji eğlence dolu bir kızdı hayatı hakkında bize hiç bir zaman tam bir bilgi vermemişti benim gibi biz üçümüz sadece gerektiği zaman aile konularında konuşurduk ve zaten fazla haz etmediğimiz için başka şeylere yönelirdik neyse geri gelelim Beyza'ya Beyza iri mavi gözlü bebek gibi bir yüzlüydü. Suratına yakışan bir bedeni sarı saçları ve enerjisiyle insanı kendine çekiyordu onu çok seviyordum tamam bazen çok konuşur boş konuşurdu da yine de bizi her zaman güldüren o olmuştu çok sosyal bir kişiliği vardı biz ne kadar kapanık çok fazla şeyden hoşlanmıyorsak o da bizim tam zıttımızdı bize kalsa Selisay' la birlikte simit ayran alıp sahilde otururduk ama Beyza öylemi en çok gerildiğim konu da buydu işte Selisay gelince bizi bir yerlere götürecekti ve ben insanlardan hiç ama hiç haz etmiyordum çekiniyordum bir şey olacak insanlar bana bakıcak korkusundan hiç bir zaman herkesin dikkati üzerimde olsun sadece bana baksınlar diyen kızlardan olmadım olmam ve olamamda zaten. Peki ben kimim? Ben Zehra Akgüç fazla samimiyet sevmeyen insanlarla arası kötü olan onlar tarafından soğuk nevale gibi gözüken biriyim. Bildiğiniz üzere sadece iki arkadaşım var Beyza ve Selisay onlardan başka birileriyle de arkadaş olucağımı sanmıyorum zaten yaklaşık iki yaşından beri birlikteyiz bu arada diğer insanlarla arkadaşlık kurmama nedenimi de söyleyeyim onlar bana çok samimiyetsiz geliyorlar tek amaçları para ve erkekleri avlamak olan kızlar ve tek amaçları üstünlük ve aklı sürekli cinselliğe yatan erkekler zaten doğru dürüst hiç bir erkek bence saygılı akıllı felan değildir varsa da benim karşıma çıkmaz. Beyza ve Selisay'la çok iyi anlaşabiliyordum ama başkalarıyla hayır dur ben niye başkalarıyla onları kıyaslıyorum ki ikisiyle de ayrı ayrı konularda anlaşıyorum meseyla Selisay'la kitap konusunda çok iyi anlaşıyoruz Selisay onlar gibi bir hayat ve aşk isterken bende tam tersi istemiyorum biliyorum olmayacak çünkü boşuna umutlanmak istemiyorum Beyza'da kitap okuyor ama bizim kadar değil. Aileme gelirsek diğer insanların aksine bir babaya değilde bir anneye ihtiyacım var en çok  kardeşim yok ama iyiki kardeşim yok dediğim zamanlar var çünkü o bu yaşadıklarımı kaldıramazdı diye düşünüyorum. Kim her gün annesi tarafından işkencelere ve aşağılanmalara maruz kalmak isterki bunları kızlar bilmiyor annemin kötü olduğunu biliyorlar ama bu kadar da çok kötü olduğunu bilmiyorlar. Aslında bunları düşününce Selisay'a karşı olan hayranlığım ve sevgim daha da artıyor en azından o yaşadıklarını unutarak atlattı ben o anları hiç unutmadım bazen yüzüne bile bakarken utanıyorum beni hak etmiyor o, daha 5 yaşında minnacık çocuktuk bazen kendimi böyle motive ediyorum ben ne yapabilirim ki ama doğru olan şaşmaz her zaman şunu dile getiriyorum; keşke seni kurtabilseydim kardeşim keşke inandırabilseydim de seni kurtarabilseydim o iğrenç yerden ama geç de olsa bir şey öğrendim. Keşke demediğimiz değil de iyiki diyebilceğimiz şeyler yok hayatta herkesin bir keşkesi var, bu yüzden keşke yapmasaydım demek yerine iyiki yapmışım diyebileceğimiz şeyler yapalım en azından bu vicdan azabından kurtulmuş oluruz diyip düşüncelerimden sıyrılıp gerçek hayata döndüm ve Selisay'ı aradım. Beyza da kendi halinde takılıyordu zaten planlar yapıyordu kesin daha çok beklerdi onu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Benliğimin Kıyısında Where stories live. Discover now