1. bölüm ( İlk konuşma )

49 4 1
                                    

Ahmet babasına düşkün bir çocuktu.Kız kardeşleri Suna ve Kader onun kadar düşkün değildiler . Ahmet yeni 23 yaşına girmişti uzun boylu köyün yakışıklı delikanlılarındandı . Saçları babasına çekmişti kıvırcıktı ama annesi gibi beyaz tenli ve yeşile çalan gözleri vardı . Kız kardeşi Suna beyaz tenli güneş altında altın gibi parlayan saçları , abisi Ahmet gibi uzun boylu . Kısmetleri gelmeye başlamıştı ama o ailesini bu halde bırakıp evlenmek gitmek , istemiyordu . Kader diğer kardeşlerinden farklı kumral tenli kıvırcık saçlıydı 16 ' sına yeni girmişti .Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde bağlı Keçikıran köyünde yaşıyorlardı. Ahmet ortaokuldan sonra okulu bırakmak zorunda kaldı çünkü yaşadıkları köyde lise yoktu Siverek ilçesine gitmeleri gerekiyordu ailenin maddi imkanları el vermediği için gidemedi . Okulu bıraktıktan sonra baba işi mobilyacılık ile uğraşıyordu . Ahmet'in babası Mehmet bey köyün mobilyacısıydı. Bütün köy halkı onun yaptığı dolapları kullanıyordu .Mehmet bey dışardan sert duruyordu . Çünkü hayatın ona küçük yaştaki yüklediği zorlukları taşıyordu . İçinde fırtınalar kopuyordu ama kimseye derdini anlatamıyordu , küçükken geceleri yorganın altında sessizce göz yaşlarını akıtıyordu . Mehmet bey annesi ile hiçbir zaman göz göze gelmezdi annesinin gözlerine bakınca hep o anı aklına gelirdi . Bu yüzden hep annesi ile yalnız kalmamak için çabalardı . Mehmet bey daha 8 yaşındayken babası halk arasında kötü hastalık olarak bilinen verem hastalığı yani tüberküloz hastalığından hayatını kaybetmişti . Babasızlığın ne demek olduğunu çok iyi bildiğinden çocukları için gece gündüz çalışır , çabalardı .
--
Yaz ayıydı yine güneşin kavurucu sıcağında Ahmet ve babası Mehmet bey dükkanı açtılar . Her zamanki gibi dolapları tahlataları zımpara yaparken ,
Ahmet :
-Baba benimde yaşım geldi yaşıtlarım hepsi evlendi ben ne zaman evlenecem " dedi . Mehmet bey derin nefes çekti gözleri zımpara çektiği dolapta ama gözleri uzaklara daldı ,sesini çıkarmadı işine devam etti .
O gün işleri bittikten sonra dükkanı kapatıp evin yolunu tuttular . Süheyla hanım , Ahmet'in annesi geldiklerini gördüğü gibi Suna ve Kader' e seslendi sofrayı kurmaları için . Her zamanki gibi loş sarı lambanın altında sessiz bir şekilde yemekler yendi . Evleri tek katlı üstü dam olarak kullanırlardı . Mehmet bey akşamları dama çıkar hava alır birkaç bardak çayını içer uyumaya giderdi . O akşam saat epey geç olmuştu . Süheyla hanım Mehmet beyi yoklamak için çay tepsisini almaya dama çıktı . Mehmet bey gecenin karanlığında uzaklara dalmış düşünüyordu . Tam o sırada Süheyla Hanım ' ı görünce söze girdi:
- Ahmet'in de yaşı geldi ona da hayırlı terbiyeli , efendi ailemize uygun bir kız bulmak gerek ". dedi . Süheyla hanım sesini çıkarmadı soluklandı , iç çekti ve cevap verdi :
- Haklısın bey ,geçen gün komşumuz Şükran abla ile çapaya giderken konuştuk ablasının kızı varmış bizim gibiler onlarda , bize uygun , bizim gibi kırk kanaatta geçinen efendi terbiyeli . Kızı gördüm güzel hanım hanımcıktı .
Konuşmasını devam ettirmek istedi ama dili varmadı , söylemesi gerekiyordu duraksadı ve konuşmasına devam etti . Süheyla :
- Ama bey kızın abisi varmış bizim gibiler ....
Mehmet bey konuşmanın devamını anlamıştı nereye varacağını , sesini etmedi . Biraz daha damda gecenin hafif esen rüzgarına derin düşüncelere daldıktan sonra aşağı uyumaya gitti .

Sürgün HayatWhere stories live. Discover now