KAÇIŞ

146 43 71
                                    

Baştan söylüyorum bak yorum illa yapılsın bu bölüme!!!!

Görmedim, duymadım, bilmiyordum demek yok sonradan.

★★★

Gecenin zifiri karanlığında sahile doğru bir grup insan koşuyordu, sürekli arkalarına bakıp onları takip eden veya etrafta birileri var mı diye kontrol ediyorlardı. Olabildiğince hızlı ve sessizlerdi.

Sahilde kıyıda duran bir botun başında iki adam duruyordu gelen grubu görünce hemen bota bindiler. Gelenlerde hızlıca bindi botu denize doğru yittip motoru çalıştırdılar. Birbirini hiç tanımayan bu aynı ırktan insanlar  yaşamak için gecenin bir vakti topraklarından kaçıyorlardı her şeylerini geride bırakıp.

Posiap' ta bir salgın başlamıştı bir çok kayıp verildi, salgın bitince bir iç isyan patlak vermişti. Halkın bir kısmı ilk bu salgından ölen kişi bir Zit olduğu için salgının Zit'ler yüzünden çıktığı fikrini ortaya atmıştı ve bu fikir etrafında insanları topluyorlardı. 10 yıl önce Posiap Zitnar'ı işgal etmişti halkın gidiceği bir yer yoktu bu yüzden Posiaplarla birlikte kendi topraklarında bir yabancı gibi yaşamak zorunda kaldılar. Yönetim  Zit'lerin isyan çıkarmaması için onlara sözde bir vatandaşlık vermişti.

Salgının çıkmasıyla Posiaplılar Zit'lerin üstüne daha çok gider oldular sokaklarda eylemler başlamıştı. Hastalık yüzünden yakınını kaybeden insanlar öfkeliydiler. Yönetim eylemleri durduramıyordu. Sokakları Zitlere ölüm yazılı pankartlar dolduruyordu. Zitler evden çıkamaz olmuştu yaralı ve ölü Zit sayısı her geçen gün artıyordu. Zitler ne yapacaklarını şaşırmıştı onları koruyacak hiçbir şey yoktu. Bu yüzden kaçıyorlardı diğer ülkelere, kimliklerini saklıyordı çok çaresiz bir durumdalardı.

Bot son sürat komşu ülke olan Angola'ya doğru ilerliyordu. Küçük kız annesine daha çok sokulup"Anne kurtulacak mıyız?"dedi.

Annesi kızının yüzünü okşayıp gülümsedi"Çok yakında yeni bir hayatımız olacak korkma."dedi. Hava bozuyordu denizde dalgalar oluşmaya başlamıştı. Kadın üzerindeki eski yıpranmış şalı çıkarıp kızın omuzlarına sardı ardından ona sarılıp düşüncelere daldı. Botta çıt çıkmıyordu herkes endişeli ve korku içindeydi.

Fark edilmeden denizi geçip Angola'ya varmaları gerekiyordu ülkeler arasında yeni imzalanan barış anlaşması sebebiyle deniz güvenliğinin biraz olsun esnetildiğini düşünüyorlardı. Bu içlerinde bir nebze umut oluyordu.

Bazıları ağlamaya başlamıştı arkalarında bıraktığı insanları , hayatları düşünüyorlardı. Küçük kızın babası bir hafta önce Posiaplar tarafında sokakta dövülerek öldürülmüştü. Annesi her şeyini aceleyle sattıp insan kaçakçılığı yapan bu botun sahipleriyle bir tanıdık vasıtasıyla iletişime geçmişti, varını yoğunu bu insanlara vermişti. Kızıyla güvende bir hayat için.

Saatlerce yolculuk etmişlerdi herkesin uykusu vardı ama kimse uyumak istemiyordu. Kız annesinin kucağında uyuya kalmıştı. Daha güneşin doğuşunu 2-3 saat varken karşı ülkenin kıyısı gözüktü.

Motorun başındaki adam ayağa kalktı esmer sakallı biriydi boyu çok uzun değildi yüzünde çizikler vardı, yaşı 45-50 gibi duruyordu  "Herkes hazırlansın eşyanızı toplayın çok zamanınız olmayacak oraya varınca bir iki dakika sadece, koşup ormana hemen saklanın sahilde durmayın. Birine yakalanırsanız bizi tanımıyorsunuz tamam mı?"dedi.

Kısa bir onaylama sesinden sonra herkes toparlandı. Sahile yaklaştıkça gür orman daha net gözüküyordu. Ormandan biraz uzakta kayalık kısmın üstündeki dev bir yapı gözüküyordu nükleer santral göçmenlerin korkmasına sebep olmuştu bu. Eğer yakınlarda nükleer santral varsa burda onu koruyup bakımını yapan insanlarda vardı demekti.

ELS Where stories live. Discover now