1. Bölüm

110 18 180
                                    

KARANLIK SIR

Sevdiğiniz, seveceğiniz biri uğruna ne kadar ileri gidebilirsiniz? Sonuçları ne kadar ağır olabilir? Bir yaşam kadar mı? Bir ölüm kadar mı?

Bu hikayedeki olay ve karakterler, gerçekten ilham alınarak kurgulanmıştır.

20 YIL ÖNCE

Gecenin karanlığını aydınlatan dolunay, bahçedeki eski kuyunun içine düşüşüne eşlik eden rüzgar... Şile'nin sığ yerleşim yerlerinden birinde, etrafı yeşillik ve ağaçlarla dolu, az sayıda ve çok da yakında olmayan, komşu evler... Burada müstakil bir evde yaşayan Semiramis Varlı, İstanbul'un en met edilen falcılarından biridir.

Ufakça ve pek de son model olmayan bir televizyonun karşısında akşam haberlerini izleyen biri ufak diğeri ergen iki oğluna rağmen, kırklarındaki Semiramis Varlı, enseden yapılmış dağınık topuzu ve kınalı saçları, elinde yarısından çoğu bitmiş sigarasıyla, ardında koltukta oturduğu camdan dışarıyı izlemektedir. Evin yakınındaki sokak lambasının altında duran, yüzü gözükmeyen iki kara çarşaflı kadın görür. Onları inceleyerek sigarasından bir duman alır. Bu kadınlar onun yerini arayan yeni müşterileri miydi?

Birden ağlayan bir bebek sesi duyar. Hiç bebeği olan bir komşusu yoktu ki... Nereden geliyordu bu ses? Ayağa kalkarak dışarıyı hala süzerken, yanındaki camın pervazındaki küllüğe sigarasını uydurukça bastırır. Kafasını kaldırıp karşısına geri baktığında kadınları göremez, ağlama sesinden dikkati pek oralı olmaz. Sırtını örtmekte olan şalını düzeltir. Evinin gıcırdayan kapısını açar ve hafifçe aralık bırakır. Adımlarını kapı önünde duran terliklerin üzerine atar. Etrafa bakınırken sese kulak vermeye devam etse de bir şey göremez. Terlikleri ayağına geçirir.

Semiramis evden çıkarken, ONU BİR KARGA İZLEMEKTEDİR.

Etrafa dikkatlice bakışlar atarken seslerin yakınlaştığını fark eder. Hemen hafifçe eğilerek yanındaki kuyuya bakar.

Bir anda içerden biri tutup çekmişçesine, kuyuya düşer. Dili iki kat dolanır ve boğazını tıkar. Bağıramaz... Tüm eklemleri koparılır.

İçine dolunayın düştüğü kuyuda artık Semiramis, cansız bedeniyle durmaktadır.

Karga oradan uçarak uzaklaşır... Ait olduğu yere gider.

BUGÜN

Feriköy semalarında uçan karga, sonbahardan yaprakları sararmış meşe ağacının üstüne konar. Bir insanmış gibi kafasını eğerek, camdan içeri, bembeyaz tenli, yirmi yaşındaki Ferda Çetinkor'u izler.

Ferda

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ferda

Etnik tarzdaki odasının, zihni kadar dağınık ama rengarenk oluşu fark edilir derecede. Çift kişilik yatağında tek bacağı kıvrık şekilde yatan Ferda, hala okul sabahına uyanmamış belli ki. Komodininde etrafı rengarenk camlarla çevrilmiş bir gece lambası, çeşitli boyut ve renklerdeki mumlar, akşamdan kalmış bir bardak ve çerçeve içinde annesi ile eski bir çocukluk fotoğrafı...

KARANLIK SIRWhere stories live. Discover now