eins

867 53 43
                                    

Sabah yürüyüşleri pek Kaiser'ya göre değildi ama Ness'in ardından ayaklarını sürümek ve antremana bir saat kalana kadar ünlü bir parkta art arda yürümek bazen iyi geliyordu.

Kedisi de Kaiser kadar tembeldi. Tasması, göbeği ve boynuna bağlı hâlde Kaiser'nın zoruyla yürüyordu.

Soğuk Almanya havası, zor kışın ardından gitmek bilmemişti. Ness de antremanı açık havada yapacakları için ani bir hareket ile Kaiser'nın kendini sakat bırakmasını istemiyordu. Isınma hareketleri öncesinde yürüyüş bu soğuklarda en iyi gidebilen ikiliydi.

Kaiser, yüzünü biraz daha atkısına gömerken göz ucuyla bembeyaz tüyler ile kaplı kedisine baktı. Asildi, masmavi gözleri vardı ve uzun kuyruğu ile uzun tüyleri birbirine acayip uyuyordu. Kulakları büyüktü ve bu onu daha da şirin yapıyordu.

Okula gitmek için parktan geçen birçok çocuğun da ilgisini çekiyordu kedi. Adeta ışığı, Kaiser'nın ışığını söndürecek kadar parlaktı. Hâlâ parkın çimenlik kısmında kalan karların arasına girse kaybolabilecek kadar beyazdı kedi.

Ness'in önden belli bir ritimle yürümesi arkadaki mavi gözlü ikilinin de cidden sinirini bozuyordu. Kaiser, hiç olmadığı kadar ısrarcı olmuştu o sabah. Cidden yürümek istemiyordu, bunun yerine bir şeyler atıştırıp kedisinin karnını severken telefonda gezmeyi tercih edebilirdi. Yine de Ness, Kaiser'dan daha ısrarcıydı.

Kaiser tasmayı bileğine geçirirken kollarını havaya kaldırarak gerinmiş ve dudaklarını hafif açar esnemişti. Gece hiçbir şey yapmamış ve erkenden yatmıştı, buna rağmen olabildiğince yorgun hissediyordu. Uyku yorgunluğunu ilk defa böylesine tatmıştı Kaiser.

"Üç tur fazladan koşacağım. Katılmak ister..." Ness, daha kelimelerini sıralayamadan Kaiser elini kaldırıp onu durdurdu ve en yakın banka bedenini sertçe bıraktı. "Sağol, asla."

Tahta bank Kaiser'nın oturuşu ile biraz gıcırdıyor. Ness ise sadece omuz silkmekle yetinip dinlediği müziğin tekrar kulaklıkta çalmasına izin veriyor. Kaiser'i öylece arkasında bırakırken parkın diğer kısmına koşmaya başlıyor.

Kaiser, ağaçlar arasında kaybolana kadar Ness'i izliyor ve ardından bacaklarına değen yumuşaklık ile bakışlarını yere çeviriyor.

İsyankar bir miyavlama ile kedi, Kaiser'ya gökyüzü mavisi gözlerini çeviriyor. Hâlâ bir isme sahip olmayan kar birinkitisi, sahibinin duygularını anlayıp huzursuzlanmış gibiydi.

Ellerini, ufak denemeyecek kadar büyük olan kediyi kucaklamak için aşağıya uzatıyor. "Ne oldu, tatlım?" diye mırıldanıyor. Kedinin tasmadan rahatsız olduğunun farkında. Lacivert ip uzun tüylere takılıp kim bilir ne kadar acıtıyor kedinin canını.

Önce tasmadan kurtuluyor Kaiser. Karnındaki ve boynundaki kilitleri açarak kedinin serbest kalmasını sağlıyor ama çok geçmeden asil beyazlık bunu kötüye kullanıyor.

Kaiser onu kucağına çekemeden, daha ipi toplarken, çimenlik alana doğru hızla koşuyor. Dakikalar önce yürümemek için miyavlayan ve hırlayan kediden böyle bir hız beklemiyordu Kaiser.

Yüzünü buruşturuyor ve tasmayı bol, spor ceketinin cebine tıkıyor. Peşinden koşacak değil, sonuçta çipi var ve biraz para cezası öder koşmak yerine. Ardından bir polis çok geçmeden kedisini onun kucağına bırakır.

Kaiser, cidden keyfi olmadığını o an fark ediyor. Sebepsiz bir çökmüşlük ve bezmişlik hissi içini doldurur hâlde. Alt, hafif dolgun dudağını dişleri arasında çiğniyor resmen.

Düşünceleri ile savaşırken gözlerini sıkıca kapatıyor. Göz makyajını dün çok kaçırdığı için de gözlerinde hafif ağrı var. Makyajsız olmak da çıplak gibi hissettiriyor. Ness birkaç gündür onun için seve seve yaptığı için mutlu Kaiser. En azından böyle bir karmaşanın arasında bir de bakımı ile uğraşması gerekmiyor.

karma 'kiis'Where stories live. Discover now