TANIŞMAYA GELDİM

288 10 2
                                    

Tam karşımda duran manzaraya baktım. İstanbul. Önümde diz çöktürdüğüm şehir. Tek bir emrimle yıkabileceğim şehir. En kötü anılarıma şahitlik etti İstanbul. Sırdaşım yerine koyarım bazen. Koskoca şehir bazen küçücük kalır bana. Sığamam içine. Ama biliyorum buradan gidersem de yaşayamam. İçime işlemiş havası sanki. Dudağımın kenarında küçücük bir tebessüm oldu. Kulağıma dolan seslerle önümde duran masaya baktım. Tebessümüm yavaşça silindi. Adamlar da gözümü gezdirdim.
Hepsinin emrimde olduğu on bir adam var. Benim sözümden çıkamayacaklarını bildiğim. Çünkü ben onların lideriyim. Tek bir sözümü çiğnedikleri takdirde ne olacağını bilirler. Bu masanın lideri olduğumdan beri İstanbul eskisi kadar büyük gelmiyor gözüme. "Ee Karaca hanım ne diyorsunuz?" Az önce düşünürken konuşulanları dinlemediğim için bir şey bulamadım. Düzelen kaşlarımı tekrar çatıp adama döndüm. "Neydi konu?" Adam yüzüme baktı. İfadesizce yüzüne baktım anlatmasını beklerken. Tekrar konuşmaya başladı. "Adana'yı diyoruz. Oradaki bir aile. Büyük bir aile. İstanbulda ki durumları çok etkiliyor. İmha etmeyi düşünüyoruz." Bende düşünüyorum bazen. Bu adamlarla muhatap olduğum için pişman oluyorum. İçlerinde bi tane akıllı insan yok. Adama döndüm. Elimde ki kalemi masaya ritimlerle vurarak konuştum. "Adamlardan bize karşı saldırı ya da bi atak oldu mu?" Düşünüp kafasını olumsuz anlamda salladı. Doğruldum oturduğum yerden. "Peki niye direkt imha ediyoruz? Anlaşmak aklınıza gelmedi mi hiç? Anlaşıp onu da himayemiz altına alalım."

Diğerleri kendi aralarında konuşurken önümde ki adam kaşları çatık halde yüzüme baktı. Kararımı beğenmedi sanırım. Ama laf burda ona düşmez. Son sözü hep ben söylerim. Sessizce önüne döndü. Bu kadar sohbet de yeter. Ayağa kalktım. Konuşmak için dudaklarımı araladım ama o sırada az önce imha etmekten bahseden benden önce davrandı. "Karaca hanım kararınızı bi daha düşünmenizi tavsiye ediyorum. Hiç strateji zekanız yok. Adamlar güçlü. Buraya gelirlerse bazı şeyler için geç kalırız. Bi kadın olarak bence bu işi bırakın biz halledelim." Ritimle masaya vurduğum kalemi durdurdum. Hepsinin gözleri elime kaydı. Yutkundu karşımda ki adam. Kalemi
avcumun içine aldım. Adamın yanına doğru ilerledim. Kalkmadı ayağa. Arkasında durdum. Beni göremediği için kalkmak istedi ama elimi omzuna koydum. Aşağı doğru bastırıp kalkmasını engelledim. Sesimin sakin bi tonda çıkmasına dikkat ederek konuştum. "Sen bana az önce sırf kadın olduğum için ayrımcılık mı yaptın?" Korkuyla iki yana salladı kafasını. Gülümsedim. Madem korkucaksın niye boyundan büyük işler yapmaya kalkışıyorsun ki?

Kulağına doğru eğildim. Nefesleri hızlandı. Adamların hepsi bizi izlerken sakince konuştum. "Az önce küçük gördüğün kadın bütün İstanbulu yönetiyor. Ve bu kadın birazdan senin sonun olucak." Ayağa kalkmak için hamle yaptı ama izin vermedim. Elim sıkıca omzunu tutarken diğer elimde ki kalemi boynuna sapladım. Şah damarına geldi sanırım. Kan her yere fışkırırken geri çekildim. Ellerime baktım. Kendi kendime söylenip üstüme baktım. "Allahtan üstüme gelmedi. Elimi de yıkamam gerekecek." Adamlar korkuyla bakarken boynunda kalem olan yavaşça öldü. "Ee var mı fikrini söylemek isteyen? Çantamda başka kalemlerim de var." Hiç birinden ses çıkmadı. Yerdekine baktılar. Bu zamana kadar öğrenmiş olmaları lazımdı kimseye acımam olmadığını. "Ben bi karar verdiysem en doğrusunu düşünmüşümdür. Kimseye laf söylemek düşmez. Sizin kararınız doğru olsaydı orda ben değil içinizden biri otururdu. Bi daha böyle bir şey istemiyorum." Oturduğum yere gittim. Çantamı aldım. Güneş gözlüğümü takıp depodan çıktım.

BAŞKA EVRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin