KAYIP KEMAN | texting

21.Bölüm

HazerErsungur:
{09:30} Hâlâ bir cevap vermedin?

Liyanİlteriş:
Sen nasıl bir cevap bekliyorsun?

Hazer'in attığı mesaja hızla cevap verip sohbetten çıktım. Telefonu yan tarafıma bırakırken masanın üzerindeki dondurma kasesini elime alıp arkama yaslandım.

Dün aramızda geçen o konuşma ve Hazer'in söylediği şeyden sonra ben bir şey söylemeden Konur ve Boran kapıya dayanmıştı. O an iyi ki geldiler demiştim, çünkü Hazer'e ne diyeceğimi nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.

Ona karşı bir şeyler hissediyor muydum? Belki. Ufak bir hoşlantı? Ah, kesinlikle hoşlanıyorum.

Ama bunu ona karşı söyleyebileceğimi sanmıyordum. Belki şimdilik.

KorHan'ım 💞:
Çiçeğim.

Telefonumdan gelen bildirim sesiyle dondurma kasesini dizimin üzerine koyup telefonu elime aldım.

Siz:
Han'ım.

KorHan'ım 💞:
Müsait misin?

KorHan'ım 💞:
Yanına geleyim diyorum.

Siz:
Gel, müsaitim.

KorHan'ım 💞:
İstediğin bir şey var mı?

Siz:
Yok.
{Şu mesaja 👍 ifadesini bıraktı "yok"}

Telefonu bırakıp kaseyi geri elime aldım. Bugün neden bu kadar sakin geçiyor? İki gün çok şey yaşadık diye mi acaba? Her neyse!

Ah, bugün tabloları teslim etmem gerekiyor, bir ara teslim edeyim. Elimdeki kaseye kısa bir bakış atıp masanın üzerine bıraktım kaseyi.

Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla yerimde sıçradım. "Liyan!" Konur'un sesiyle oturduğum yerden kalkıp hızla salondan çıktım. Az önce çok sakin geçiyor mu demiştim? Lafımı geri alıyorum kapıyı açtığım gibi kendini içeri atan Konur'a uzaylı görmüş gibi baktım. Evet, tam olarak uzaylı görmüş gibi. "Kapıyı kapat!" söylediğini yaparak kapıyı kapattım.

"Sen iyi misin?" endişeyle sorduğum soruya kafasını sallayıp beni onayladı. Alçılı kolunu karnının üzerine koyup diğer kolunu kafasının altına koydu. "Ne bu hâlin? Atlı mı koşturuyordu peşinden?"

"Gibi gibi."

Kaşlarımı çattım. "Gibi gibi derken?"

"Baba tarafından kaçıyordum da biraz."

"Neden?" yattığı yerden kalkıp derin bir nefes aldı.

"Sevmiyorum." dediğinde kafamı belli belirsiz salladım. Gayet makul bir sebep. Bence de.

"İyi geç bakalım içeri," dedim elimle salonu gösterirken. "Bir şey içer misin?"