Merhaba ben milena irlanda' da küçük bir kasaba da babasıyla yaşayan bir kadın yani bundan bir kaç gün önce babasıyla yaşayan bir kadındım o gün babamla her gün yaptığımız gibi gülüşerek sohbet etmiş adından kiliseye gitmek için yola koyulmuştuk şarkılar mırıldanarak kiliseye varmış yerimize oturmuştuk kilisenin papazı gelip kürsüsüne geçtiğinde hepimiz bir ağızdan ellerimizdeki kitaplardan satırları söylemeye başladık, sayfanın bitmesine yakın kilisenin tahta kapısı büyük bir gürültü ve bağırışlarla açıldı armalarından seçebildiğim kadarıyla iskoç askerleri kiliseye girdi o dakikadan itibaren aklımda kalan şeyler sayılıydı ölü bedenler, kilisenin kan kaplı fayansları, çığlık atan insanlar biz onlar kadar şanssız değildik kiliseden babamla çıkıp kaçmayı başarmıştık

-Ne yapacağız baba ?
-Hemen burdan kaçacağız
-Eşyalarımız ne olacak ?
-Sonra geleceğiz hadi milena

Babamla koşmaya devam ederken babam acıyla yere yığıldı, vurulmuştu

-Babaa
-Koşmaya devam et milena durma
-Seni bırakamam

Babamın yanına koşup kollarını omzuma doladım ayaklandığımızda her şey için çok geçti iskoç askerleri bizi yakalamıştı askerler babamı bir paçavra gibi yanımızdaki dereye atarken beni de tutup peşlerinden sürüklemeye başlamışlardı

-Babaa !! bırakın beni, baba
-İhtiyar çoktan öldü yürüsen iyi olur

Yürüyemiyordum bile çünkü beni kelimenin tam anlamıyla sürüklüyorlardı dakikalar sonra devasa bir geminin önünde durduğumuzda kasabadaki genç kızların da benimle birlikte gemiye bindirildiğini görmüştüm bu bir yağma değildi yağma olsa kasabadan alacaklarını alır giderlerdi bu başka bir şeydi, bağırışlar içinde gemiye bindirilip en alt katmana indirildiğimizde askerler kenardaki oturaklara oturup küreklere asılmamızı istediler kızların çoğu isyan edip küfürler savurduğunda askerlerden biri kırbaç çıkarıp kızlara vurmaya başladı isyan etmeyenler bile bu cezadan nasibini almıştı tabi bende, göz yaşları ve sırtımdaki yanmayla küreğe asıldım kürek o kadar ağır ve büyüktü ki bir ara tutamasam elimden kayıp suya düşecekti tanrıya dualar etmeye başladım saatlerce hatta belki günlerce kürek çekmiştik açtık, susamıştık, yorgunduk hepimiz aynı anda anlaşmış gibi kürekleri bıraktığımızda askerler bizi kaldırıp bir köşeye attılar yerimize geçip kürek çekmeye başladılar

-Tanrı aşkına bize biraz su verin

Kızlardan biri göz yaşları dökerek konuşmuştu bu kızı tanıyordum tina ne kadar zayıflamıştı göz altları mosmordu

-Karaya yaklaştık şatoda su içebilirsiniz

Ağlaması sessizce devam ederken gemi sarsılarak durdu hepimiz bir yana savrulurken askerler ayaklanıp yanımıza ulaştı ellerindeki halatlarla ellerimizi bağlayıp hizzaya soktular sırayla gemiden indiğimi,zde şatonun üst katında bir kadın ve bir adam bulunuyordu bir kaç saniye kadın ve adamı izledikten sonra etrafıma baktım etrafta iskoçya bayrağı vardı, şatonun o görkemli tahta kapısından içeri itildiğimizde artık bize bir kaç kadın eşlik ediyordu

-Doğru hamama hadi hadi

Biz sırayla hamama girerken bir kadında kapıda bize havlu benzeri bir şey veriyordu soyunup havluları üstümüze sardığımızda duvara sabitlenmiş çeşmelerden su akıyordu bakır tasları alıp üstümüze su dökmeye başladık saçlarımızı yıkadık vücudumuzuda her şey iyi gidiyordu taki elinde çanta olan başında şapka benzeri bir şey taşıyan kadın hamama girene kadar

-Ayaklanın kontrol edileceksiniz

Yanımda oturan tina' ya baktım onun bir sevgilisi vardı ve sevgilisiyle düzenli bir ilişkisi

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 26, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Dolunay 🌕 Where stories live. Discover now