1- İLK KAVGA

1.4K 64 10
                                    

Elimdeki kağıtta yazılanları ne kadar sakince okumak istesem de yerimde duramıyordum, bedenim ona yapacaklarımı düşünürken rahatlıyordu ama onun bu gevşekliğini düşünürken daha tam rahatlayamadan sinirle kasılıyordum.

Anıl elini omzuma atıp sakinleşmem için bir şeyler söylerken ona aldırmadım. Elimdeki kağıdı buruşturarak top haline getirdim. Hızlı adımlarla yürürken gördüğüm ilk çöp kovasına fırlattım kağıdı ve tıpkı onun, onu dövüp ikiye ayırmam için söylediklerini yapmak için onu okul içinde bulmaya koyuldum. Sadece onun not kısmında küçük bir ricada bulunup okuldan sonra onu dövmem gerektiği kısma uymayacaktım.

Hala ilerlemeyi devam ederken okul kapısının dışına kaydı gözlerim. Okulun kalabalığından bile gözüme çalınan kumralları gördüğümde yerimde kaldım.
Kafamı hafifçe çevirip konuştuğu kişiye baktığımda iki yanımdaki ellerim yumruk oldu.

Hiç beklemeden ona doğru ilerlediğim sırada bazı kafalar kavga edeceğimi bilerek heyecanla yerinden doğrulup adımlarımı takip etmeye başladı. Onlar için sirkte oynayan hokkabaz maymunların yaptığı gibi bir gösteri sunmak istemezdim ancak okulun bitimini bekleyemeyecek kadar küplere binmiştim.

Yeşilleri anında beni bulunca gözlerimle görmesem inanmayacağım bir şeye şahit olmuştum, yerinden sıçramıştı beni görünce. Yanında hala onu gördüğüm günden beri aynı şekilde kalbimi hareketlendiren kız da dönüp onun korku dolu bakışlarının attığı kişiye doğru dönüp baktı. Ne olduğunu anladı.
Gözleri hem alışkanlık gereği ikimiz arasında gidip gelirken hiç düşünmeden onun önüne geçerek siper oldu.

"Bu senin son günün lan, seni geberteceğim." Başımı sallayıp ona doğru yürümeye devam ettim hızlı hızlı. "Anladın mı? Kendini öldü say."

Durumu çabuk kabullenen dağ sıçanı önündeki dişiyi fark ettiğinde ve onun arkasına saklandığını idrak ettiğinde zaten yerle bir olmuş imajını kurtarmak için önündeki kızın kolundan nazikçe tutarak onu arkasına aldı ama aldığı anda yediği yumrukla onun kollarına düştü.

Kafasını çevresinde dönüp duran küçük kuşları izlerken bayıldığını düşündüm ama titreyen göz bebekleri beni buldu ve dudaklarını birbirine bastırıp kalkmaya çalıştı.

Ayça bizi engellemek için çığlığını koparırken okuldaki hiç kimse bizim şuan edeceğimiz kavgaya yanaşmadı hatta durup izledi. İzlemek her zaman onları daha mutlu ediyordu.

Aralarından biri, "ayıranı biz dövüyoruz arkadaşlar!" Dediğinde durup izleyecekleriden emin oldum. Bu beni memnun etmişti. Kimsenin onu elimden almasını istemezdim.

"Ulan," yakamdaki ellerin çekilmesi için kafamı onun kafasına gömdüğümde ağlar gibi bir ses çıkarıp yerle buluştuğunda göğsüm yaşadığım kısa süreli adrenalinle kalkıp iniyordu.

Ayça önüme gecip kollarıyla kendince ona ulaşmama engel olmaya çalıştı.

"Seni sikeceğim oğlum, sen bittin. Bittin lan! Son günlerini yaşıyorsun."

"Lütfen, lütfen Caner. Yaklaşma, ne yapıyorsun Allah aşkına."
Ayça ona zarar gelmesin diye tüm gücünü ortaya koyarak beni engellemeyi sürdürüyordu.

Ona dokunsam bile bu sinirle onun canını yakacağınmi düşündüğüm için elimi sürmeyerek yerimde kaldım. "Bak, çekil şimdi. İki patlaklayıp kendime geleyim, konuşalım."

Geçecek gibi olduğumda tekrar önüme gecip burnunu tutarak inleyip yerde dövünen adama kısa bir bakış atıp başını olumsuz anlamda salladı.

"Yapma Caner, lütfen. Lütfen kes şunu." Dedi adeta yalvararak. Sesinde duyduğum çaresiz ses beni ne kadar kahrediyorsa o kadar evrenden silmek istiyordum o kaşınan herifi.
Gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalışırken gözlerim tekrar onu buldu ve yerimde duramadım.

Tekrar geçecek gibi olduğumda son kozunu oynayıp "beni seviyorsan?" Dedi. Gözlerinden hızla geçip giden göz yaşına şoke olmuş gibi bakarken otamatik olarak bir adım uzaklaştım.

"Ben," gözlerim tekrar yerdeki adama odaklandı ama şimdi dövmek için değildi. "Senin için." Dedim onun huzur bulduğum masmavi gözlerinin içine bakarak. Anlayışlı bir şekilde baktı bana.

"Gelsene sarı," yerinden daha yeni kalkan kişiyi ne kadar tekrar yere düşürmek istesem de yapmadım. "Daha bitmedi lan."

Arkamı dönüp yürümeye başladığımda Anıl daha yeni koşarak okuldan çıkıyordu. Beni gördüğü anda etrafına bakıp arkamda bıraktığım hasarı kontrol etti önce, sonra yanıma koşar adımlarla ulaştı.

"Oğlum, niye bulaşıyorsun bu piçe," dedi arkamdaki iti göstererek.

Bana ayak uydurmasını beklemeyip okula tekrar girdim. "Damarıma basıyor Anıl. Gel sik beni diyor." Dişlerimi sıkıp kafamı ona çevirdim. Bana yetişmek için büyük adımlar atıyordu. "Sikmiyeyim mi?" Diye onay beklemediğim bir cümle kurduğumda gözlerini devirip başını sallayarak hak verdi bana.

"Doğru diyorsun," dedi Anıl şüphe kokmayan bir sesle. "Ne yaptı o it?"

"Masamın altına bir kağıt bırakmıştı. Ayça'dan sandım. Öyle sanmamını istemiş, sona doğru Ayçayla yaptığı şeyleri..." Geri kalanını söylemeyip yuttum, ellerim tekrar yumruk olurken arkama dönecek gibi oldum ama Anıl bir küfür savurarak tuttu beni.

"Şerefsiz köpek."

Başımı salladım. "Okuldan sonra dövüşelim yavrum gibi saçma sapan şeyler de yazmıştı. Ah ulan ah, o kız olmasaydı derisini yüzecektim çok iyi biliyor."

"Kimse müdüre de yetiştirmemiş,"
Homurdandım. "Oturup çekirdek çitlerken gaz vermedikleri kalmıştı."

Sınıfa tekrar girdiğimde çantamı koluma taktım ve çıkışa doğru yürüdüm.

...

Bu da hazırda bekliyordu atayım dedim.
Bu arada Hasta ve bu hikayeye güncel olarak yeni bölüm atmayı "düşünüyorum."

SARI ŞEKER- (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin