Sevgili Sana

104 28 66
                                    


Huh, sabırlı okumalar.

Huh, sabırlı okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

SEVGİLİ SANA

Lana Del Rey, White Mustang

Sevgili Sana,

Ellerimin arasında tuttuğum bu kağıt ve kalemin, sadece kağıt ve kalem olarak kalmayacağını hiç düşünmezdim. İçinde barındığı acılar, mutluluklar ve insanlar; hep hayal gibi gelirdi çoğu zaman bana. Kurgulardan ibaretti benim için tüm bunlar. Fakat şu an bunun böyle olmadığını görüyorum. Eğer bilseydim kendimi yazacağımı, bir daha sadece kurgu deyip geçmezdim, inan.

Bu mektubu hiç alamayacaksın belki de. Biraz sana ulaşmasın istiyorum, biraz vicdan rahatlatayım. Veyahut sadece artık omuzlarımın bile kaldıramadığı bu hisler bütününden sıyrılayım. Biraz da yazım kötü. Sen sinir olursun düzensiz bir şey görünce. Odaklanamazsın ve asıl o zaman tüm bu mektuba ayırdığım vaktim çöp olur. Bilirim seni. Sen de iyi bilirsin kendini.

Çok yoruldum. O kadar çok yoruldum ki hayat damarlarım günden güne sökülüyormuş gibi hissediyorum. Sadece bedenen değil bu yorgunluk. Ruhumda nedenini bilemediğim bir sıkıntı var. Sanki kirli bir ruha sahipmişim, almışlar benim ruhumu yıkamışlar yıkamasına ama çabuk kurusun diye döndüre döndüre sıkmışlar. Öyle bir daraltı, öyle bir bunalma hissi var içimde.

Neden bunu asla okumayacağını bildiğim hâlde sana anlattığımı biliyor musun? Sen var ettin bu hüznü, bu kederi; beni son bir buçuk aydır salmayan bu hisleri. Seni tanıdıktan sonra ruhum daralmaya başladı, içimi tarif edilemez bir huzursuzluk kapladı.

Bilirsin, genellikle âşıklar yazar sevdiklerine mektubu. Fakat hayır, senin benim üzerimde bıraktığın bu etki âşık olmak değil, inan hiç olmadı. Sokakta seni görsem, yürürken bile çatık olan kaşlarını, somurtan dudaklarını tanırım fakat sana ismimi sorsalar zihninin ufak bir köşesinden bile geçmem. Beni tanımazsın sen. Ben seni tanırım ama sana karşı beslediğim sevgiden değil, daha çok nefretten. Dediğim gibi, bir buçuk aydır üzerimde bıraktığın bu etki, âşık olunası değil. Aslında senden nefret ediyorum.

Fakat senin adını dahi bilmiyorum. Bilmiyordum.

Şimdi sana anlatmaya başlayacağım ama sen ebediyen o anları hatırlamayacaksın. Bu mektup asla eline geçmeyeceğinden değil. Belki bir nebze, eline geçmese bile hatırlardın beni, eğer serin serin deniz esintisine karşın kayalıklarda oturan yabancıyla konuşman umrundaysa.

Sen benim yüzüme bile bakmadın o zaman, gözlerini esir alan bir hüzün vardı üzerinde. Omuzların biraz çökmüş ve genç yaşta kamburun çıkmış gibiydi. Koşmuştun sanırsam, dalgalı saçların boynuna yapışmıştı. Dudaklarının konuşmaya, gözlerinin bakmaya dahi takati yokken koşmuş olmanı düşünmek, akıl işi değil. Fakat bırak, ben seni koşmuş farzedeyim. Sonuçta koşup koşmadığını asla bilemeyeceğim.

Sevgili SanaWhere stories live. Discover now