Giriş.

75 3 0
                                    



Sillage,
Fransızca'da sevdiğin biri gittikten sonra ondan kalan koku. Onun kokusu.
Kokunun izi.

Tenimde hissettim nefesini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tenimde hissettim nefesini.
Adını kazıdım aklımın bir köşesine.
O gece tam sana teslim olacaktım ki,
senin bir ahveb olduğun
gerçeğiyle yüzleştim.
Sinemde bir sızı ortaya çıktı.
Kanımda hissettiğim,
sana ait olan o soğuk zehir
yavaş yavaş zihnimi ele geçirdi.
Usulca kararttı gözlerimi.

Ve ben ilk defa birine yenildim.

Zehir içime aktı.
Nefesim kesildi.

Laçin Doğa Kamer&Araf Demirsoy

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Laçin Doğa Kamer
&
Araf Demirsoy

2 Ocak 2022

Yüzü o kadar soluktu ki, korkuyordum. Nabzı ağır atıyordu. Düşündüm; ya atmazsa, ya durursa... Olmazdı değil mi? Böyle bir şey olmazdı değil mi? Benim için atan kalbi, durmazdı değil mi?

"Kıraç!" diye bağırdım. "Kıraç bir şey yap, ölmesin. Ölmesin, bir şey yap." Kıraç'ın ifadesiz yüzü değişmedi. Yüzünde bir acıma duygusu bile yoktu. Ama biliyordum, gizlemeye çalışıyordu. Gözlerini benden kaçırdı. Sanki biri boynuma sarılmış gibi nefessiz kaldığımı hissettim. Ölüyordu. Gözlerimin önünde ölecekti. "Hayır, hayır Kıraç yapma."

O sırada onun o sert sesini işittim. "Kıraç, bir şey de şu arkadaşına." Kısa bir süre onu inceledim. Gözlerine dikkatli dikkatli baktım. Gözleri korku salıyordu. Yüzünde hain bir gülümseme vardı. İğrenç bir adamdı. İğrenç bir pislikti. Pislik. Tam anlamıyla bir pislik.

"Buna şahit olmaman gerekiyordu." diye mırıldanan Kıraç'a döndü gözlerim. Hâlâ yüzüme bakmıyordu. Ona inanamıyordum. Beni ve onu böylece bırakmasına inanamıyordum.

"Ona bir şey olmasın. Ne olur, bir şey yapın." diye yalvarmaya devam ettim. Tekrardan o kalın, sert sesi duydum.

"Ağlamayı bırak, dinle." dediğinde ağlamam daha da şiddetlenmişti. Böyle bir durumda benden ağlamamamı isteyemezdi. Onu aldırmadan, "İyi olacak mı?" diye sordum.

"Beni dinle, sana bir teklifim var."

Gelecek,

Yumruk yaptığım ellerim göğsünde buluştu. Sert göğsüne attığım yumruk darbeleriyle kendimi kaybetmiş gibiydim. Titreyen dudaklarıma rağmen bağırdım.

"Hainin tekisin!"

Göğsündeki ellerimi esir aldı. Elimi avucuna sakladı. Histerik bir gülümseme yer aldı dudaklarında. "Öyle mi? Ben hainsem sen nesin?" diye sordu. Gözlerim sıkıca ellerimi kavrayan ellere gitti. Ellerindeki damarlar daha da belirginleşmişti. Gözlerimi üzerindeki siyah gömleğin açık yakasında gezdirdiğimde, adem elmasının hareketlendiğini gördüm. En sonunda gözlerim gözlerine tırmandı. Koyulaşan çekik gözleri karşısında buz kestim. Söylememek için direndiğim şeyi ağzıma tıkmaya çalışıyordum. Başarılı olamadığımı hissettiğimde söylemeye karar verdim. Gözlerinin ta en içine bakıp, ondan kaçmayarak. Ellerinden kurtulmaya çalışmayarak. Yüzüne yaklaşarak. Kendimi ona tamamiyle teslim ederek.

Öyle yakındık ki, elbisenin açıkta bıraktığı göğüslerim ellerine değmek üzereydi. Yüzüme çarpan nefesi yüzümü karıncalandırıyordu. Keskin bakışlarıyla kurmaya çalıştığım üstünlüğümü yitirecektim ki, o vurucu kelimeyi söylemek için dudaklarımı araladım. Korku, bir anda vücudumu terk etti. Bir anda adeta derin bir zehrin vücuduma aktığını hissettim. Bu zehrin adı, aşktı. Bu zehir bir hastalıktı. Ve, çaresi yoktu.

"Âşık." diye mırıldandım. Kaşları çatıldı, nefesi yavaşladı. Hızla çarpmaya başlayan kalbinin sesi kulaklarımda yankılandı.

Veda Kokan İzmaritlerWhere stories live. Discover now