1.Sezon 6.Bölüm: Kıyamet'in İlk Perdesi

30 3 4
                                    

Sevdiklerimi tek tek kaybediyordum. Önce Grace ve Michael şimdi ise Annem. 2 gün geçmişti, Ben daha çok yıpranmıştım. Patrick ise tekrardan beyin kanaması geçirmişti. Her şey daha kötüye gidiyordu. Babam çok yorgundu ama gözlerini bile kırpmıyordu. Ben ise daha farklı ve kendime özel bu dünyamda Nancy'yi öldürmek için planlar hazırlıyordum.

Acaba deliriyor olabilir miydim? Yoksa yaşadığım anlık bir durum muydu? Kafam milyon tane soru ile doluydu. Yoğun bakımda Patrick'in hareketsiz bedenine bakıyordum.

Ben Patrick'in başında ağlayarak beklerken dışarıda ki hemşirelerden biri "Sizi görmek isteyen biri var." dedi. Bende hemen dışarı çıktım. Karşımdaki Ethan'dı. Ethan bana "Patrick iyi mi Ellie?" dedi. Ben konuşamadım... Kelimeler boğazımda düğümleniyordu adeta... "H-hayır. O bir daha beyin kanaması geçirdi... Durumu çok ciddi Ethan..." dedim. Benim gözlerimin dolduğunu fark edince bana destek olmak için bana sarıldı ve "Üzülme, eminim o iyileşecek dedi." Bende "Umarım... Teşekkür ederim desteğin için..." dedim. O da "Rica ederim. Beni bilgilendir olur mu? Patrick iyileştiğinde onunla da tanışmayı çok isterim." dedi gülümseyerek. Bende "Tabi." dedim ve bir an için bile olsa gülümsedim. Sonra tekrardan Patrick'in bulunduğu ameliyat odasına girip çaresizce beklemeye başladım...

Aradan 12 saat daha geçmişti... Doktorlar ellerinden geleni yapmıştı... Tek yapmamız gereken beklemek ve her şeyin iyi olacağına kendimizi inandırmaktı... Ben beklerken aklıma annem geldi... Bizim yüzümüzden mi ölmüştü? Patrick... Bizim yüzümüzden mi saldırıya uğramıştı? Katil bizden ne istiyordu? Benim bayıltıp, yaralanmam... Katil neden böyle bir şey istiyordu? Neden bize zarar veriyordu? Katil sadece Nancy miydi? Yoksa bizim bilmediğimiz biri veya birileri daha mı vardı? Onca soru işareti kalmıştı kafamda... Gözlerim tekrar doldu... Bahar bizim için gitmiş güz gelmişti artık... Ben baharlarımı çok özlemiştim... Biran için ailecek olduğumuz zamanları özledim... Kıymetini ne kadar geç anlıyorduk zamanın... Ben asla eskisi gibi iyi olamayacaktım artık... Değersizlik duygumun yanı sıra, artık vücudumun her yanı korkunç çığlıklar atıyordu... Ne ben artık eski Ellie'idim, nede arkadaşlarım ve ailem... Biz yaşayan ölülerdik artık... Kayıp ruhlar...

12 Saat'in her 1 dakikası benim için işkence gibi geçiyordu. Sonunda doktor çıktı ve; O iyi sadece biraz yorgun her şey geçecek ama. Benim için bir rahatlama noktasıydı. Ama annesiz çocuklar diğer annesiz çocukların yaşadığı acıyı çok iyi biliyor. Bir an için ortadan kaybolmuştum. Kimseye fark ettirmeden elimdeki silahımla çatı katına çıktım. Kafama silahı dayadım. Ve ağlayarak "B...benim yüzümden" "Kurtaramadım annemi." Megan tam o sırada içeri girdi ve "Yapma Ellie lütfen...." Ben ise dayanamadım ve "Megan ben annemi kurtaramadım annemi." Beraberinde Jack, Leo ve Gina içeri girmişti. Gina "Ellie eğer bunu yaparsan Maureen'i daha çok üzersin. Kardeşini, Babanı çok üzersin. Hepsi çok kötü bir durumda zaten. Lütfen sen yapma." Elimdeki silahı atıp yere düştüm ve yakamı tutarak ağlamaya başladım. Tek söylediğim şey "Benim yüzümden" cümlesiydi.

Gözyaşlarım dökülüyordu yavaş yavaş... Silahı kafama doğrulttum... Tetiği çektim... "Çok üzgünüm..." dedim. Ben üzüntümden Leo'nun arkamdan geldiğini fark edemeden intihar etmeye hazırlanıyordum... Tam mermimi ateşleyecekken Leo sol eliyle elimi, sağ eliyle karnımı tuttu. Silah elimden bir anda düştü ve ben yere diz çöküp ağladım. Ellerimle yüzümü kapattım. Jack ve Leo ise yere çömelip bana sarıldı. "Üzülme Ellie... Geçecek..." dediler. Bu sessiz ve dolunay ışığının parladığı bu gecede geriye ben, kırık bir kalp ve solgun birçok gözyaşı kalmıştı...

Patrick'in odasına indik. Kapıyı açtığımda ise şok oldum... Ellerim titriyordu... "P-Patrick..." diyebildim. Çünkü Patrick karşımda ve ayakta duruyordu... Bana gülümsedi. "Merhaba Ellie." dedi. Jack, Leo, Megan ve Gina'da şok olmuş ama çok sevinmişlerdi. Hepimizin mutluluktan gözleri dolmuştu... Hepimiz Patrick'e sarıldık. Hayatta kalmış olması bir mucizeydi adeta. Bu sefer gözyaşlarım mutluluk için akıyordu...

Herkes 2 hafta içerisinde bir anda köşesine çekilmişti. Babam da öyle. Sürekli içiyordu ve biz babamızı barlardan topluyorduk. Patrick'in sağlığı hiç iyi olmamasına rağmen düşüncesizliği beni gerçekten sıkmıştı artık. Bir an keşke annem burada olsaydı diye düşünüyordum. Ama o artık yoktu. Bizde yoktuk yani bedensel olarak vardık sadece.

Sene sonu geldi ve çattı. Biz sınıfta kalmıştık, diğer arkadaşlarımız geçmişti. Tabii bu iyice kötüleşmemize sebep oldu. Sınıf seviyesi olarak halen aynıydık. Sene sonu partisi vardı ve sadece küçük bir parti olacaktı. Bizde evde tıkılıp kalmaktan sıkıldığımız için gitmeye karar vermiştik. Babam ise halen kendi halindeydi. Cinayetlerin ise son bulduğunu düşünüyorduk ama hiç öyle olmadı. İyi son mu yoksa kötü son mu bilemeyeceğim ama sona tamamen yaklaştığımızı söyleyemem.

Patrick ile partiye gelmiştik. İkimizin suratı mahkeme duvarı gibiydi. Hiç mutlu değildik, Aslında... sebebi belliydi. Çünkü hayatımızın bir sıfır noktasına başlamıştık ve alışmaya çalışıyorduk. Dediğim gibi birer kayıp ruh olduk. Bir süre sonra parti müzikler kadehler kaldırmalar ve bunun gibi bir çok şey yapıldı. Tabii ki biz durumumuzdan memnun olmayan bir biçimde oturuyoruz ve hiç eğlenecek halimiz yoktu.

Sally bir ara yanımıza geldi ve Patrick'e "Patrick bir gelir misin?" dedi. Patrick ağır ağır yürüyerek gitti ve bende arkasından baka kaldım.

Sally ve ben bir odaya girmiştik ve bana "İyi misin?" dedi. Bende karşılık olarak "Nasıl görüyorsan öyleyim." dedim. Sally ise kapının önünde bir süre durdu ve kapıyı kapattı.

Ben ise aşağıda oturuyor ve düşüncelere dalıyordum. Sonra müzik bir anda kesildi ve bir anda içeri polis ekipleri girdi. Ne olduğunu sormak için kalktığımda okul müdürümüzün kafası kesilerek öldürüldüğünü öğrendim. Şoka girmiştim, bu seferde okul müdürü öldürülmüştü. Nasıl yıpranmıştık? hayat bize çok acımasız davranmıştı. Sadece 1 hafta bile bizi yıpratmaya yetmişti.

Bu arada düşüncelerime devam ederken bir kız yanıma geldi ve "Merhaba Ellie." dedi. Ben ise meraklanarak. "Beni nereden tanıyorsun?" diye sordum. Kız bana döndü ve "Ben Kenny.... yani grace ve Michael'ın bebeğini fırına atan kadınım." Ve bıçağını bana doğru yöneltti.

Ben sally ile olan küçük bir çapkınlıktan sonra giyiniyordum. Sally ise bana bakarak "Memnun kalmadın sanırım." dedi. Bende ise normal halime dönerek. "Sally gayet memnunum ama son yaşananları biliyorsun işte onun yüzünden bu haldeyim." dedim ve onu öptüm. Tam o sırada Sally sırtından bıçaklandı. Ben aşağıya kaçtım ve Ellie yanıma geldi. Tam o sırada Nancy ve diğer iki katil geldi ve "Cehenneme Hoş geldiniz." dediler ve maskelerini çıkardılar.

Gözlerime inanamadım. Çünkü 2.Katil çevremdeki tanıdığım biriydi. Ethan..... bu Ethan'dı.

Yeni kitabım olan Zorbalığın Maskesi yayında! Okumak İsteyenler İçin: https://www.wattpad.com/story/359474473-zorbal%C4%B1%C4%9F%C4%B1n-maskesi

Günahkar Londra (SEZON FİNALİ)Where stories live. Discover now