Dip Seni Dibe Çeker

93 9 40
                                    

Bilgisayar ekranıma bakarken alt kattan annem ve babamın tartışma seslerini duyuyordum. Onların tartışmalarını duymamak adına gözlerimi kapatarak beklemeye başladım. Kendi zihin dünyama dalmak ve hep orada kalmak istiyordum. Birden odamın kapısı açıldı, annem bana bakıyordu, gergin görünüyordu.

"Çağırıyorum, duymuyor musun?" diye sorması üzerine duymadığımı söyledim. Masaya gelmemi söyleyerek odamdan ayrıldı. Göz devirdim. Beraber yediğimiz yemeklere katılmak istemiyordum çünkü yemek masasında bile sadece onların kavgaları vardı. Oturduğum sandalyeden derin bir of çekerek kalktıktan sonra bilgisayarımın katlanır kapağını aşağı doğru indirdim. Bileğimdeki tokayla saçlarımı gelişigüzel toplarken çoktan evin merdivenlerinden iniyordum. Yemek masasının olduğu odaya geldiğimde annemle babamın masaya oturduklarını gördüm, beni bekliyorlardı. Annemin karşısındaki sandalyeye yerleştikten sonra sessiz bir şekilde tabağıma bakmaya başladım.

Annem tabaklara peynirli makarnalarından koyarken ben de tabağıma ortadaki tavuklu salatadan almakla meşguldüm. O sırada babam bana hitaben söze girdiğinde bir anlık ona baktım.

"Derslerin nasıl gidiyor?"

Salatayı tabağıma koyarken marul parçasını da masadaki örtüye düşürmüştüm.

"Fena değil."

"Bugün Bayan Lee, beni aradı ve senin derslerde uyuyakaldığını söyledi. Bilgisayarda ne kadar vakit geçirdiğini sordu. Oldukça vakit geçirdiğini söyledim." Hafifçe kaşlarını yukarı kaldırmış, iki elini kavuşturmuş halde bana bakıyordu. Bense onun söylediklerini umursamadan önümdeki salatadan aldığım tavuğu çiğnemekle meşgul görünüyordum. "Aile içimizin nasıl gittiğini sordu, senin etkileniyor olabileceğinden korkuyor, bil bakalım ne oldu? Annen bunun için beni suçluyor."

Tam ağzımı açıp bir şey demek üzereyken annem benden önce söze girdi. Sanki bu konudan bahsedilmesini bekliyormuş gibi bir hali vardı. "Aile içimiz nasıl gidiyor, Paul? Bunu sen söylesene."

"Düzeltmeye çalıştığımı biliyorsun, Harriet ama sürekli beni suçlamak evliliğimizi düzeltmemi kolaylaştırmıyor." Babam öfkeyle konuşuyordu.

"Aileni çok mu düşünüyordun? O yüzden mi sana evini yaptırmak isteyen kadını becerdin?" Annem hiç unutamadığı konuyu yeniden açmıştı. "Bu aptal eve dahi senin yüzünden taşındık! Her şeyi düzeltecektin! Ama hiçbir şeyin değiştiği yok! Tam aksine her şeyi mahvettin, Paul!"

İkisi karşılıklı olarak birbirlerine bağırmaya başladıklarında önümdeki makarna tabağına dokunmadan kalktım. İşin ironik yanı yine masadan kalktığımı fark etmemişlerdi. Evlilikleri bitmişti, bittiğini ikisi de biliyordu ama ısrarla bitmemesi için çaba gösteriyorlardı ki buna çaba da denemezdi. Birbirlerine olan nefretlerini her gün kavga ederek bastırabileceklerini düşünüyorlardı ama büyük bir yanılgı içindeydiler.

Yemek masasına inmek için kullandığım merdivenleri ikişer basamak atlayarak çıktıktan sonra odama girdim. Kendimi sandalyeye attığımda daha fazla düşünmek istemiyordum. Telefonumdan bildirim sesi gelince dikkatimi oraya verdim.

Ellie: "Halloween'e geliyor musun? Bütün okul o perili evde toplanacak."

En yakın arkadaşım Ellie'nin mesajı üzerine alt dudağımı öne doğru uzatarak püfledim. Parmaklarım klavye üzerinde özensiz şekilde geziyordu. Mesajı gönderir göndermez bir bildirim daha geldi.

Lori: "Halloween'den nefret ediyorum, biliyorsun. Gelmeyeceğim."

Ellie: "Beni o zorbalarla yalnız mı bırakacaksın? Axel da orada olacak, katılmalıyım."

DipWhere stories live. Discover now