707 32 61
                                    

Kalabalığın içine karışmış bedenler, kimsenin umrunda olmayan sahte ilişkiler, sahte yüzler ve daha fazlası...

Karşısında, gülerek etrafındaki insanlara bir şeyler anlatan genci izliyordu. Herkesi kendine büyülemiş gibiydi adeta. Zarif kıyafetlerin içindeki mükemmel çocuk...

Hwang Hyunjin,

Varlıklı bir ailenin tek çocuğu, tam da karşısında duruyordu işte. Bu geceki hedefi oradaydı.

Planlanan büyük soygunun gerçekleşmesi için o çocuğa ulaşması gerekiyordu, tek gecede onu elde edip istediğini almalıydı ve görevini yerine getirmeliydi ama bu şekilde olması onun için fazla sıkıcı geliyordu kulağa.

Biraz oyun oynamanın kimseye zararı olmaz ne de olsa diye düşündü.

Diğer ekip arkadaşlarıyla haberleşmek için sakince tuvalete yöneldi Minho ama arkasından gelen kişiden tamamen habersizdi. İçeriye girip kabinlerden birine girdi kimsenin olmadığına emin olduktan sonra sakince Chan'a ulaşmaya çalışıyordu.

"Chan nerdesiniz?" başta karşı taraftan ses gelmedi "Chan " "Efendim ...?"
...

"Tamam Hwang bende dikkatli olun." diyerek sonlandırmıştı konuşmayı.

Kabinden çıktığında karşısında Hwang Hyunjini görmeyi beklemiyordu, nasıl bu kadar sessizce gelmeyi başarabilmişti ya da kendisi nasıl bu kadar dikkatsiz olmuştu diye geçirdi içinden

"Hmm demek sendeyim Lee Minho." sinir bozucu bir kıkırdama bırakmıştı genç. Aslında her şeyin farkındaydı, gecenin başlangıcından beri kendisini birinin izlediğini de ve uzun zamandır gerçekleşecek büyük soygundan da haberi vardı. Asıl amacı 'kızıl saçlı' olanın kendisine gelmesini beklemekti ve tam da istediği olmuştu.

"Her şeyin farkındaydın demek, yem olucağını bile bile geldin yani. " demişti karşındaki gence, daha fazla yaklaşarak. Zeki birisiydi hata yapsa bile bunu hissettirmez sakince halletmeye çalışırdı eğer halledilmiyorsa yok ederdi. Hayat felsefesi buydu çünkü.

İyice yaklaşarak gencin soğuk fayansa yaslanmasını sağladı, ellerini ince belinin etrafina sarmış adeta köşeye sıkıştırmıştı fakat karşısındaki halinden gayet memnun gibiydi sinir bozucu gülümsemesi asla yok olmuyor hatta uyum sağlamak için kollarını kızıl saçlının omzuna bile koymuştu...

" Ne istiyorsun Hwang ?" demişti soğuk bir şekilde. Aklı almıyordu kendi isteğiyle başına geleceklerini bilmesine rağmen tam şu an arsızca karşısında olmasına.

" Aslında sorunun cevabı çok basit ve belli değil mi Minho? " sinir bozucu bir şekilde söylemişti, bilerek yapıyordu, kızıl saçlıyı sinir etmek nedensizce çok hoşuna gitmişti. "Çok sıkıldım bu aptal düzenden, sahteliklerden, çevremdeki insanlardan, ailemden onların yok olmasını istiyorum. " Son kısmı söylerken bir anda ciddileşmişti. Ellerini kızıl saçlının, saçlarına, geçirip oynamaya başladı "Bu yüzden seni istiyorum Minho." demişti yumuşak saç tutamlarıyla oynanarak.

Yüksek bir kahkaha...

"Sen delirmişsin, kim bu kadar varlıklı bir yaşama sahipken ailesinden kurtulmak ister? " dedi kızıl saçlı fazlasıyla şaşırmıştı. Aslında bunları pek sorgulamaması gerekirdi çünkü istediği kişi onu hiç uğraştırmadan ayaklarına gelmişti ama sorgulamadan edemiyordu işte.

" Bu kısımlar önemsiz şeyler, istediğin her şey şu an bizzat elimde ama tek bir şartla senin olucak." diye devam etti, kızıl saçlı kendisini neyin beklediğini ciddi anlamda merak etmeye başlamıştı.

" Benimle sevişeceksin."

İşte bunu gerçekten beklemiyordu kızıl saçlı. Sevişmek... neden neden neden. Tek gecelik bir ilişki karşılığında büyük bir mal varlığını vermekten bahsediyordu karşısındaki çocuk. Çılgınca bir şeydi gerçekten. Daha fazla düşünmeyi beyni kaldırmıyordu ve sanki karşısındaki genç bunu hissetmiş olacak ki bir anda kızıl saçlının dudaklarına yapıştı.

streets-hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin