omg

387 42 4
                                    

Chapter 9: omg

Okuldan sonra kütüphaneye yürümek belli ki iyi bir fikir değildi. İyi bir fikir olsaydı da şu anda neredeyse rüzgardan dolayı kafamdan uçacak olan bereyi tutmaya çalışıyor olmazdım.

İki gün önce kafeye gittikten sonra yağan kar durmamış, gecesine yerde ince bir kar tabakası olarak kalmıştı. Ertesi gününe daha çok yağmaya başlamasıyla yükseklik artıp bileklerimize kadar gelmişti. Ben de bunca zamadır bende olan boş zamanımı nedense bileklerime kadar kar yağdığı zaman kullanmak istemiş ve tüm arkadaşlarımı da çağırarak kütüphaneye gitme planı yapmıştım. Üstüne üstlük okuldan sonra eve uğrayıp geldiğim için de geç kalmıştım, diğerleri çoktan benden önce gelip çalışmaya başlamıştı.

Ben kendi aptallığıma lanetler ederken telefonuma gelen mesajı ekranı açarak bildirim panelinden okudum.

Niki
Nerede kaldin

Zaten az bir yolum kaldığı için mesajı hiç açmayarak telefonu cebime attım ve şapkamı tutarak yürümeye devam ettim.

En sonunda kütüphanenin büyük kapısını ittirip içeri girdiğimde büyük bir oh çekmiştim. Resmen gelene kadar yüzüme yemediğim rüzgar kalmamıştı. Bu günden sonra hastalanmazsam bir hafta boyunca eksiksizce tanrıya teşekkür edecektim.

Üyelik kartımı okutup içeri girdiğimde tekli çalışma masalarından biraz daha geride kalan toplu çalışma masalarının oraya yürüdüm. Tahmin ettiğim gibi her zaman oturduğumuz masada tam takım bir şekilde dizilmişlerdi.

"Gerçekten sonunda." Yoona sesli bir şekilde kollarını açıp boynuma dolarken kısık bir sesle, "Kütüphanedeyiz aptal sessiz olsana." diyerek uyarı yapmak zorunda kalmıştım. O da umursamaz bir şekilde omuz silkerek benden ayrılmıştı. Ben de herkesle selamlaşıp çantamı masanın üzerine bırakarak Yoona'nın yanında bana ayrılmış olan yere kendimi atmıştım.

"Yanakların kıpkırmızı olmuş. Yüzün buz gibi otobüsle gelmedin mi?" Sol tarafımda oturan Jake elini yanaklarıma değdirirken sessizce sorduğunda kafamı salladım.

"Yol kısa rüzgar da yok diye yürüyerek geleyim dedim, yolun yarısında fırtına gibi rüzgar çıktı." İçerisi sıcak olduğu için atkımla beremi de çıkartırken çantamdan çıkarttığım paketi de unutmadan karşımdaki Niki'ye uzattım.

Sessizce, "Geçen gün masamda unuttum. Tekrar atkı için teşekkürler." dediğimde paketi elimden alarak "Gerek yoktu" diye mırıldanmıştı.

Bir eksiklik hissettiğimde sessiz olmaya çalışarak yanımdaki Yoona'ya "Jay, Sunoo ve Minju nerede? Gelmediler mi?" demiştim.

O da sessizce bana eğilerek "Geldiler geldiler şimdi kahve almaya gittiler,  dönerler birazdan." dediğinde kafa sallayarak onayladım. Daha sonra da kitaplarımı çıkararak bir yandan çalışmaya başlamıştım.

İki dakika bile geçmeden ellerinde tepsilerle gelen üçlü beni görünce masadaki yerlerine oturarak selamlamıştı.

Minju, "Sen daha gelmedin diye sana almadık kahve soğumaması için. İstersen gidip hemen alayım." dediğinde ellerini gerek yor dercesine salladım, iki saniyelik yerdi zaten.

Omuzumda bir el hissedince de bana doğru eğilen Sunghoon'a yaklaştım.

"Bana da vanilyalı almışlar çok şekerli geldi. Beraber gidip değiştirelim sana da yenisini alırız." Sunghoon ayağa kalkıp hadi dercesine bana bakarken ben de Yoona'ya hemen gidip geleceğimizi söyleyerek peşine takıldım.

"Üşümen geçti mi, dışarısı bayağı esiyordu." Sunghoon gördüğü otomatın önünde durmadan önce sormuştu.

"Geçti çoktan, atıştırmalık mı alacaksın?" Kafasını sağa sola salladı.

young luv ★ nishimura rikiWhere stories live. Discover now