danger

303 38 29
                                    

Chapter 16: danger

"Ne yapacağız şimdi ya hocaysa?" Niki hafif gerildiği belli olan bir sesle konuştuğunda ben de ayağa kalkıp ona sus işareti yaparak kapıya ilerledim. Hocalardan biri olsaydı çoktan kapıyı açıp içeri girmiş olurdu fakat bu büyük bir ihtimal öğrenciydi.
Yavaşça kapıya yaklaşıp kulağımı dayayarak ses var mı diye duymaya çalışırken kapının ritmik bir şekilde tıklanmasıyla kulağımı çekip derin bir nefes verdim. "Tanrım..."

"Öğretmen değil mi?" Soru soran Niki'yi cevapsız bırakıp kapıyı açtığımda tam önümüzde hafif sırıtan ve kollarını birbirine dolamış bir adet Jake vardı.

"Nabersiniz?"

Niki sesli bir nefes vererek kendini koltuğa geri attı. Terasa çıkarken bile bu kadar gerilmemişti.

O da içeri geçtiğinde ardından kapıyı kapatıp duvara yaslandım."Sen nereden tahmin ettin burayı, hem dersten nasıl çıktın?"

O da kendini Niki'nin yanına bırakarak dudağını büzdü. "Hep buraya kaçıyoruz, lavabo izini diye çıktım." derin bir nefes çektiğimde daha sonra onun tarafından sorgulanacağımı da biliyordum. Meraklıydı ve olayı her iki taraftan da en ince detayını duyana kadar dinleyeceğini iyi bilirdim.

Birkaç saniye oturduğu yerde etrafına bakındıktan sonra ellerini dizine vurarak ayaklandı. "Hocaya lavabo izini diye çıktım o yüzden Jake kaçar." Kapıyı açıp dışarıda biri var mı diye baktıktan sonra kapıyı kapatıp gitmeden önce, "Bu arada sizin için de kulüp işleri için çağırıldı yalanını uydurdu Yoona, bozmasanız iyi edersiniz. Neyse gittim ben siz de ne yaparsınız tek başınıza bilmem." diyip hızlıca kapıyı çekip gitmişti.

Niki kafasını tekrar geri atıp oturduğu yerde yayıldığında ben de kendimi onun yanına geri bıraktım. Madem yalan uydurmuşlardı, zil çalana kadar da beklemekte sakınca yoktu. Zaten sorsam Niki'ye asla derse girmek istemezdi.

Yanımda bir kıpırdanma hissedince kafasını kaldırıp bana bakan Nikiyle göz göze gelmiştim. Tek kelime etmeden sadece bakıyordu.

"Neden boş boş bakıyorsun?" Kafasını salladı, "Canım öyle istedi."

Daha sonra geri pozisyonunu almaktansa kafasını benim omzuma koymuştu. Benim.

"Ne yapıyorsun?"

"İzin verirsen omzunda yatıyorum."

Bir hah nidasının yükselmesine engel olamadım. "Nedenini sorabilir miyim peki Japon?"

Nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi ama kafasını asla kaldırmadı.

"Canım öyle istedi."

Göz devirmeme engel olamadan duramadım. Pat diye kafasına eseni yapıyordu. "Öyle kafana estiği gibi canın isteyince her şeyi yapar mısın sen, ya rahatsız olduysam?"

En sonunda kafasını kaldırıp yüzüme doğru yaklaştığında kıpırdamadan durdum. "Hatırlarsan seni öptüm, dudağından. Sen de izin verdin, böyle bir şeye izin veren birine göre sözlerinde fazla iddialı değil misin?"

Haklı olmasıyla dudaklarımı kemirdim. Sözlerini direkt ve çekinmeden kullanması da beni biraz afallatmıştı.Gözleri dudaklarım ve gözlerim arasında mekik dokurken biraz daha yaklaşmasıyla yutkundum. Ne yapmıştı bilmiyordum ama şu anki aklım benim aklım değildi.

"Mesela şu an da seni öpmek istesem de reddedeceğini düşünmüyorum." Beynim dönmeye başlarken içimdeki ses ona hak verdi, reddetmezdin Aecha sen de biliyorsun.

Yaklaşıp dudaklarını dudağımın hemen kenarına çok hafifçe değdirip çekildiğinde kaskatıydım. Benim için çok tehlikeli biriydi. Ona hemen kapılıp gidebiliyordum ki çoktan kapılmıştım.

young luv ★ nishimura rikiWhere stories live. Discover now