25. Bölüm: Dönüş

208 11 4
                                    

"Lütfen... Öldü demeyin."

Neden her şey bu kadar kısa sürdü. Daha yaşamak için zamanı vardı. Daha yeni mutlu olmuştu. Neden bu kadar acımasızca gidiyor. Ölüm zamansız kapıyı çaldı. Neden? Neden her şey böyle olması gerekirdi. Gerçek dışı gibi. İnançsızca. Umutluydu. Bende...

Ayağı kalkıp. Asansöre doğru ilerledim. Binanın terasına çıktım. Sanki her yer havasız gibi daha yüksek bir yere çıkarsam nefes alabilirim gibi. Yere yığıldım. Nefes alamıyorum. Elimi kalbimin üzerine koydum. Derin nefes almaya çalıştım nafileydi. Kalbimdeki mum alevlandı. Sönmek bilmiyor. Kiraz benim suyumdu. Artık yok. Onsuz ruhu ölmüş bir bedenden farkım olmaz. En son ne zaman ağlamıştım? Annemi kaybedince mi yoksa ilk kez midir ağlıyorum. Yoksa sadece içimde mi ağlıyorum. İçin ağlarken gözden yaş akmaz azizim...

Terasın kapısını hızla açıp koşarak biri yanıma geldi. Başıma ona çevirdim. Elaydı.

Nefes nefese kalmıştı.

"Yağız..." Elini göğsüne koyup sakinleşmeye çalışıyor gibi.

"Ne var?"

" Kiraz uyandı..." Bir şeyler daha dediği ama duymadım. "Kiraz uyandı." Gözlerimin önünde gitti nasıl olur. Ayağı fırlayıp Koşarak Terastan çıktım. Asansörün düğmesini bastım. Daha iki kat var gelmesine. Hemen merdivene doğru koştum. En üst kattan koşarak ikinci kata indim. Merdivenler bitmek bilmiyormuş gibi. İkinci kata vardım da Adımlarım yavaştı nedense. Sanki yalandır. Gene ruhsuz bedenine göreceğim gibi. Derin nefes alıp odaya girdim. Kiraz çiçeğimi gördüm. Sanki hepsi rüyaymış şimdi uyanacağım. Titrek adımlarla ona doğru ilerledim. Bana gülümsüyordu. Sanki seni yaşatmaya geldiğim der gibi...

Kiraz

Denizin dibinden yüzeye çıkmak için çabalıyorum. Boğulmaktan kurtulmuş gibiyim. derince nefes aldım. Bütün vücudum kireçlenmiş gibi hissediyorum. Bağırma sesleri var. Etrafımı herkes sarmış.

"Kiraz hanım uyandı!" Herkesin gözü yaşlıydı. Sofiya cemin omuzuna başına koymuş, gülmekle ağlamak arasında gibiydi. Bora gene her an saçma bir şey diyecekmiş gibi. Elada onu susturmak için tetikte. Birisi eksik. Yağız... Etrafı baktım. Herkes var tanımadım insanlar ama yağız yok. oda boş gibi...

Boğazım kurumuştu. Yavaşça ağızımı açtım." Yağız nerede?"

Ela," Hemen çağıracağım onu." Deyip odadan koşarak çıktı. Sofiya yanıma gelip elimi tutu.

"İyi misin canım?" Gülümseyip başımı sağladım. Bütün vücudum ağrıyor. Mumyalanmışım gibi. Yutkunup," Ne olduğu bana?" Dedim. Pek bir şey hatırlamıyorum. En son gelinlikle kaçıyordum.

Sofiyanın yüzü gerildiği. Söylese korkarım diye susmayı tercih etti. 

Elini sıkıp Gülümsedim." Merak etme her şeyi hatırlıyorum." Kısmen. Rahatlanmış gibi nefesini verdi.

"Bir ay oldu. Komadaydın." Her kelimeyi bastırarak söylüyordu. Canını acıtıyordu. Kaşlarımı kaldırıp," Ben niye bu kadar uykucuyum yahu. Hayatımda bir ayımı uyarak geçirdim." Herkes gülmeye başladı. Onları mutlu görmek güzel. Sarışın doktur yanıma yaklaşıp.

" Müsaadenizle hastamı bir bakayım." Ateş ölçeri başıma koyup." Kendini nasıl hissediyorsun." Dedi. Kendimi pek kötü hissetmiyorum. "Yorgunum sanırım. Bütün vücudum ağrıyor. Birde Sırtımda bir acı var. " Gülümseyip. " Geçecek. Biraz dinlen sen." Arkasını dönüp," Lütfen Hepiniz dışarıya çıkın. Hastanın başında durmayın." Kimse itiraz etmedi. Herkes odadan çıktı. Bora başını kapının eşliğinde içeriye sokup, " Rezil. Bir şeye ihtiyacın varsa söyle." 

Umut'lu Vaka ( Düzenleniyor.)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora