II. ᴋıꜱıᴍ: çᴀʟıɴᴀɴ ʜᴀʏᴀᴛʟᴀʀ- ʙöʟüᴍ 11

101 13 92
                                    


1 ay sonra

Alisa Sezen Sever;

"Alisa! Daha kaç kere çağıracağım seni?! Çayın soyuyor, hadi kalk." Doğru dürüst uykumu alamadan her sabah annemin bu bağırışlarını duymaktan bıkmıştım. Yaklaşık 1 aydır. 

Göz kapaklarım bağlanıyordu ama annemin hızla odamın kapısını açmasıyla yerimde fırlamam bir olmuştu. 

"Alisa, sana ne oluyor böyle?"

"Kalktım anne. Bağırma lütfen." Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. 

"Bir sorunun falan mı var? Niye benimle paylaşmıyorsun?"

"Bir sorunum yok anne." 

"Sana yardımcı olmaya çalışıyorum ama geri çeviriyorsun annecim." Gelip yatağımın bir kenarına oturdu. Kendimi ele vermemeye çalışarak derin bir nefes aldım. "Konuşacak bir şey olmadığı içindir" dedim savunmaya geçer gibi.

"Emin misin?" Hayır. 

"Evet. Evet eminim, olsa söylerdim." 

"Tamam o zaman şimdi kalk hadi, derse gecikeceksin." Saçlarımı okşayıp yanağımdan öpünce gülümsedim. Kafamı sallayınca yanımdan kalkıp odamdan çıkmıştı. Zar zor sıcacık yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Yüzüme soğuk su vursam iyi olurdu. 

Bir kaç dakika sonra işte mutfaktaydım. Sıradan mutfak kokusu - hiç de sıradan değil- midemin kalkmasına neden oluyordu. 

"Yemiyorsun sonra da zayıflıyorsun Alisa." Bir yandan bulaşıkları yıkıyor bir yandan da yemek hazırlıyordu.

"Anne canım istemiyor. Midem bulanıyor."

"Bir şeyler yemen gerek ki miden bulanmasın."

"İstemiyorum. Zorlama lütfen." Bir anda elindeki işi bırakıp bana döndü. Beni inceliyordu.

"O çocuk öldükten sonra değişmeye başladın. Neredeyse travma almışsın diyeceğim."

"Hayır anne." Çatalla tabağımdaki peynirle oynamaya başlamıştım. "Sadece herşey üst üste geliyor bazen. Derslerim çok fazla, geçen hafta da sınav haftasıydı. Bir de bunun içinde yüzme kursuna gitmeye de zaman ayırıyorum. Dersler, arkadaşlar, sosyalleşmek, hepsi bir arada dengede tutmak zorlaşıyor bazen." Peyniri didindirmeyi bırakıp çatalı elimden atar gibi masaya koymuş, anneme bakmıştım."Başka da sorun yok." Önüme dönüp yarım kalan çayımı bitirdim, yemesem bile çay tok tutardı. 

Kısa bir süre üzerimde annemin bakışlarını hissettim. Bir şey söylemek için doğru kelimeleri arıyormuş gibiydi. Sonunda ağzını açıp "Ne yaparsam yapayım sana yetemiyorum değil mi?"

"Anne, öyle bir şey yok. Her istediğimi yapıyorsun." Yorgunluktan mı yoksa sinirden mi bilmiyorum gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama şu an sırası değildi, o yüzden kendimi tuttum.

"Her istediğini yapmam sana yettiğim anlamına gelmiyor."

"Anne lütfen kapatalım konuyu." Konunun nereye gittiğini biliyordum ve sanırım bu yüzden işgence çekiyor gibiydim. 

"Zamanında annemleri dinleyip o adamla evlenmeseydim şu an bir baban olurdu." Yutkunamadım. Başım dönüyor, duvarlar üstüme geliyordu sanki. "O yüzden de bu haldesin şu an. Psikolojik sorunlara neden olabilir, seni bir psikoloğa gösterelim en iyisi." 

"Anne yeter tamam mı? İstemiyorum hiçbir şey. Sadece sessizlik istiyorum, uyumak istiyorum!" Sonunda ayağa kalkıp sesimi yükseltmiştim. Annem bu sinir patlamasına bir şey dememişti. Sadece yanıma gelip sarılmış, yanağımdan öpmüş, saçlarımdan okşamış, herşeyin iyi olacağına söz vermişti. Buna artık inanmak çocukca geldi nedense.

SINAVWhere stories live. Discover now