20. AZABIN ÇAĞRISI

140 23 315
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir. İyi okumalar, canlarım.

Sehabe, Umut Çalmak




Seneler Öncesi...

Antalya'nın soğuk bir gecesiydi.

İki dost vardı. Birisinin kolu kırıktı, diğerinin bacağı. Birisi diğerinin kırık kolu oldu, diğeri de dostunun kırık bacağı olup onu daima ayakta tuttu. Kolu kırık olan Ayaz'dı, bacağı kırık olan da Umut Can. Ayaz, Umut Can'ı daima ayakta tutup onun dayanağı oldu. Umut Can'da Ayaz'ın umutlarıydı ve onun için daima savaştı.

Umutlar, kırılan umutsuzluk aynasının kırıkları arasında büyüyen ve yeşeren bir çiçek gibiydi.

Bugün yine deniz kenarına oturmuşlardı ve soğuk hava umurlarında değildi, fırsatını buldukça hep yapıyorlardı bunu. Etrafta kadınlar vardı, çocuklar oyun oynuyorlardı veya bazı adamlar soğuk havaya rağmen denize giriyorlardı. Ayaz ve Umut Can'ın olduğu kısımda ise pek kişi yoktu.

Umut Can birden gülmeye başladı. "Şu kadına baksana," derken Ayaz'ın kolundan tutup çekiştirdi ve kadını kafasıyla işaret etti. "Taş gibi."

Ayaz göz devirirken kadına bakma gereğinde bile bulunmadı. "Tanımadığın kadınlar hakkında böyle konuşman etik değil bence, ne biçim konuşuyorsun?" Umut Can yine tekrarladı kadına bakmasını, Ayaz'ın bakışları yine kadına yönelmedi. "Neden başka kadınları inceleme gereğinde bulunuyorum?"

"Oğlum oradaki kadın Eda lan Eda!" diye bağırdı en sonunda Umut Can. "Kendisine aşığımdır, ilk görüşte hem de."

Ayaz nihayet kadına baktı, Umut Can'ın o kadına aşık olduğunu biliyordu ama kadının Umut Can'a karşı beslediği herhangi bir his yoktu. Bunu da biliyordu.

"İlk görüşte aşka inanmam." dedi sakince. Aklında Hazal dolanıyordu. "Aşkın fark edilen bir duygu olduğuna inanırım."

"Aşıksın ama kime?"

Ayaz bakışlarını denize çevirdi. "Bir çift denizden göze." Yutkundu ve rahat bir nefes almaya çalıştı, başaramadı. "Kim bilir hangi erkeğin eli değiyordur yanaklarına, benim silemediğim gözyaşlarına kim dokunuyordur?" Umut Can'a baktı. "Onu kim güldürüyordur mesela, kim mutlu ediyordur? Kimi seviyordur? Umut Can..." Son kez derin bir nefes aldı, perişandı. Yanıp tutuşuyordu, bir kadın Ayaz'ı kendine delicesine aşık etmişti. "Kalbinde birisi var mıdır?" diye son kez sordu Ayaz, Umut Can ise gözlerini kocaman açmıştı.

"Kimden bahsettiğini anlamıyorum."

"Anlayamazsın." Elini kumlara koydu ve denizi izlemeye devam etti. "Çünkü senin aşık olduğun kadın yanı başındayken benim aşık olduğum kadın bana kilometrelerce uzakta." Omuz silkti. "Aşık olmak istemezdim." Umut Can aşkın güzel bir duygu olduğunu söyleyince Ayaz hiç oralı olmadı. "Aşk bazen sahtedir, Umut Can ve bu sahtelik kalbi delik deşik eder."

"Aşkın sahte mi yani?" Ne demek istediğini sordu Ayaz. "E kalbin delik deşik Ayaz, neden?"

Bir süre düşündü Ayaz, nedendi? Neden? Bu acıya ne sebep olabilirdi bu kadar, canını ne acıtabilirdi bu kadar, onun bütün dengesini ne şaşırtabilirdi? Bu kadar. "Keşke bana kollarını açsa," diye fısıldadı Ayaz. "Keşke onu ölesiye sevmeme izin verse, keşke bunca yıl sonra onun olmamı dilese." Umut Can'a baktı ve Umut'un şaşkınlığını izledi. "Ama nereden bilecek ki keşkelere hayatında yer vermeyen bir adamın keşkesi olduğunu?" Etrafında bakındı. "Ben aşık oldum Umut Can, bunu fark ettim. Bunu onsuz kaldığım her anın bana cehennem oluşuyla hissettim ve fark ettim. Ben aşık oldum, Umut Can. Ben, beni hatırlamayan ve belki de şu an başka bir adamın göğsünde yumuşayan bir kadına aşık oldum."

LALELERİNDEN SERİSİحيث تعيش القصص. اكتشف الآن