1

96 29 53
                                    

"Daha önce hiç intihar notu yazmak isteyip de ellerinizin buna izin vermediği oldu mu?"

Kalabalığın ardındaki masaların en köşesinde yorgunluğun güzellikle bütünleşebildiğini bana ilk kez fark ettiren bir ses belirmişti. Merakıma yenik düşerek bakışlarımı yavaşça o tarafa yönlendirdim. Şu yaşıma kadar başıma ne geldiyse hep bu merak yüzündendi zaten. Kendimle kavgalıydım özümde; bir türlü benliğimle barışamamış, bu aşağılık hissiyatı gülüşümün aziz sahteliği ile gizlemeye çalışmıştım. Fakat günün sonunda ayna ile baş başa kaldığım her salise kendimi daha da ağır hissetmeme neden oluyordu. Toplumdakilerin olmamı istediği kişi olmaya çalışmaktan yoruluyordum.

Sahi ben kimdim ki? Basit bir garson parçası. Bazen de yarı zamanlı acemi bir şair. Yaptığım en spesifik aktivite gün boyu müşterilere güzel kahveler hazırlayıp kendime en acılarını içmeye zorlamaktı. Yanlış anlaşılmasın, acı kahve severdim. Her seferinde dilimi ekşitirdi fakat narsist yanım bu hisse bayılırdı. Bence benim ölümcül hatam ne pahasına olursa olsun gözüme güzel görünen şeylere duyduğum hastalıklı bağlılık olduğunu düşünürdüm. Hayatım boyunca insanlar çekingenliğim ve içime kapanıklığımı şu veya bu şekilde somurtkanlık, küstahlık ya da huysuzluk sanmışlardı. Belki de toplumdan kendimi soyutlamayı bu kadar sevmemin en büyük nedeninin altında bu yatılıydı, bilemem. Lakin git gide büyüdükçe ne kadar yakınımız olursa olsun hiçkimsenin bizi gerçek anlamda anlayamayacağını öğrenmek de bir o kadar kan dondurucuydu.

"Kusuruma bakmayın lütfen, şu sıralar fazla patavatsızca sorular sorup duruyorum önüme gelene. Verdiklerinizin yan etkisi olmalı sanırım."Tekrardan dikkatimi sesin sahibine yönlendirdim. Benim yaşlarımda genç bir kadındı. Taş çatlasa aramızda en fazla iki üç yaş olabileceğini düşündüm. Çaktırmamaya çalışarak biraz daha inceledim onu. Beline kadar uzanan sapsarı saçları, kahverenginin şu ana kadar görüp görebileceğim en güzel tonundaki badem gözleri ve kuğularla yarışacak zarafette bir siması vardı. Etrafa benim aksime donuklukla beraber utangaç bakışlar atıyordu. Sağ elindeki gül işlemeli yüzüğü ile durmadan oynamaya devam ediyordu karşısındaki adamla konuşurken. Adamın arkası dönük olduğundan kızın bahsettiği uçuk cümlelere verdiği tepkileri göremiyordum fakat sarışın kendi durgunluğundan ödün vermemeye ant içmişti anlaşılan. Ne bedeninde ne de sesinde aksi bir reaksiyon fark edebilmiştim.

Sesiniz ve gözleriniz ruhunuzun aynasıdır derler. Peki bu kızın gözleri bu kadar ışıl ışılken sesi nasıl da bu denli yorgun olabiliyordu?

Bu sefer merakımın beni alt etmesine izin vermeyecektim. Hayatımda hiçbir kadınla yüzeysel olmaksızın farklı türden yoğun duyguların esirinde bir ilişki yaşamamıştım. Sorun bende miydi yoksa devrimizde mi anlamıyordum fakat aşkta olmadığı kesindi. Biz nasıl bir varlıktık da bu güzeller güzeli saf duyguyu kirletebilmiştik? İnsanoğlu acımasız ve ahmaktı. Hem sonuna kadar her şeyi istiyor, hem de kolay yoldan elde ettiğini sandığı şeyleri bir anda silip atıyordu. Kendimi bildim bileli sadistlerden uzaklaşmak istemiştim. Herkes eninde sonunda yalnız ölürdü ne de olsa, geri kalan yıllarımda acı çekmektense uyumayı yeğlerdim.

"Anlamıyorsunuz, neyim olduğunu ben bile bilmezken bunu size nasıl açıklayabilirim ki? Keşke düşünmeme engel olabilseydim. Ama aynı anda bir sürü düşünce zihnime doluşuveriyor. Belki de gerçek ben hayatımı sonlandırmaktan oldukça çekiniyorumdur fakat içimdeki bu rahatsız sesin beni gün geçtikçe kemirmesine izin verdiğim için böyle olmuştur."

Ayaklarım benden izinsizce oldukları masaya doğru git gide yakınlaşırken ben de tam şu anda iç sesimle bir savaş verip ona lanet okumaktaydım. Kızın söyledikleri bir o kadar haklı ama aynı zamanda delice gelmişti kulağıma. Anlaşılan boş boş otura otura en sonunda intihara son derece meyilli birini gizli gizli dinlemekten de zevk almaya başlamıştım. İnsanların siparişlerini masalara sırasıyla bıraktıktan sonra tezgah zili çalıncaya kadar masaların diğer kısmında bulunan demir sandalyeye yavaşça oturup telefonumla ilgileniyormuş gibi davranmaya başladım. Asıl amacım karşısındakini de net duyabilmekti. Böylesine zarif ama depresif bir kızın karşısındaki orta yaşlı adam da kimin nesi oluyordu böyle? Yalnızca gibi nasihatlerden ibaret olmasını ummuştum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dildâde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin